Taşlık yokuşların/ dar gecitli sokakların 
gayr-i muntazam derme-çatma evlerin/ 
yılların tozunu yutmuş çatıların/ 
gecmisin rutubetini içten içe hissettiren kokuların
Ve tarihi kaybolmuş kapıların/ 

Kim bilir bu han olan dünyada
Kimler defaatle bu kapı eşiğinde 
kaç sedd-i bâb ile teflic eyledi/ 

O hanelerde yaşayan/
Ve kendi icinde çarpık duvarlar örmüş yalnız
adamların bakışların duyuluyordu haykırışları/ 
Ve haykırışlarından anlaşılıyordu aşktan te'essür 
eden o kopardıkları feryad-ü figanları/ 

Çilekeş gözlerinden izleniyordu 
İsyanlarla dop dolu film gibi hayatları/ 
dipsiz kör kuyulardan yankılanıyordu çığlıkları/ 
Pây-mâl eyledikleri kibirleri/ 
meğer bir zamanlar zeminlerde ayaklarını 
vura vura gidişleri/ 
O fezâya duman gibi yükselen duruşları/ 

Adeta canlarını tırmalarcasına tehyic eden/ 
Yakıcı/yürek burkucu keder ve esefle 
ceriyan eden mânidar hâdiseleri/ 

Kalplerinin mahfazasını delmiş 
gönül kapıcı dilberleri/ bir de maliki oldukları 
tek servetleri şiirleri vardı/ 
Ve o yere göğe sığdıramadıkları/ 
Zülf'ünün bir teli mukabilinde canlarını 
üç kuruşa sattıkları/ sırma saçlı şiir gibi 
can-sitân kadınlarıyla yarım kalmış öykülerini 
tamamlıyorlardı çatı ile tavan arası bir dünyada/ 

Saçlarına düşen aklar bir bir yazıyordu senelere/
ziyâlandırılmamış talihsiz sevdalarını/ 
hemde ne sevda/mezar kitabesi gibi/ 
sînelerine celî divani'yle nakşettikleri/ 
kırk yıldır âzir'le(yara izi) mühürlenen hikayeleri/

Ötelerden beridir harlandıkları/ 
hakikatin nâr-ı nur'uyla korlandıkları/ 
tutsağı oldukları duyguları/ 
güç yetiremedikleri acıları/ 
bî-tap düştükleri ahvalleri/ 
anı defterinde silikleşmiş hatıraları/ 
dudaklarında her-dem mırıldandıkları umutları/ 
bazense duygusal girdaba kapılmaları/ 
can evine düşen mâtemi efkârlandırır/ 
canları eritircesine bî-zâr eyler/ 
Çatık kaşlar/ çatık çehreler/ 
Kimi vakit hüzünden/kimi vakit hiddetten/ 
çatırdayan dişler/ 
meçhuller karşısında buruşturulup ekşitilerek 
öte tarafa atılan suskun edalar/ 

Vuslata ermemiş hayallerin/ 
tabirî çıkmayan rüyaların/
ruhların sırtına yüklenen taşların/ 
tutkulu bir ateşten giydirilmiş gömleklerin/ 
Meşakkat dolu sancılarıydı/