Sinop’u konuşurken çoğu zaman mantısından, balığından, kalesinden ve tarihî güzelliklerinden bahsederiz. Ama bu şehrin bir de unutulmaya yüz tutmuş, yeniden hatırlanmayı bekleyen bir değeri var: Sinop elması.
Geçmişin Kilerinde
Sinop elması, Anadolu’nun birçok çeşidi arasında özel bir yere sahipti. Dayanıklılığı sayesinde aylarca bozulmadan saklanabiliyor, kış hazırlıklarının vazgeçilmez ürünü oluyordu. Evlerin kilerinde, samanların arasında veya serin odalarda saklanan bu elmalar, çocukluğun kış kokusunu hafızalara kazıyordu.
Aromasıyla Farklı
Sinop elması sadece uzun ömürlü değil, aynı zamanda aromasıyla da farklı bir üründü. Kendisinden başka hiçbir elmaya benzemeyen o tat, yöre insanı için sadece bir meyve değil, aynı zamanda bir kültürün parçasıydı. Sofrada ikram edilen bir elma, misafirperverliğin ve bereketin sembolüydü.
Unutuluş ve Geriye Kalan
Bugün market raflarında ithal elmaların çokluğu arasında Sinop elması giderek gözden kayboluyor. Oysa bu kayboluş, sadece bir meyvenin değil, bir kültürün de yitimi anlamına geliyor. Çünkü bu elma, tıpkı Sinop mantısı gibi, kentin kimliğini yansıtan bir unsurdu.
Yeniden Gündeme Taşımak
Bugün coğrafi işaretli domatesimiz var, pirincimiz tescil sürecinde, cevizimiz, kestanemiz, balımız öne çıkıyor. Neden Sinop elması da bu listeye eklenmesin? Üniversiteler, tarım müdürlükleri ve yerel yönetimler el ele verirse, bu elma yeniden üretilebilir, tescil edilebilir ve markalaşabilir. Bu hem üreticiye yeni bir gelir kapısı olur hem de kültürel hafızamızı canlandırır.
Son Söz
Bir elma sadece bir elma değildir. Kimi zaman bir çocukluğun kokusu, kimi zaman bir kültürün simgesi, kimi zaman da geleceğe bırakılacak bir mirastır.
Sinop elması, unutulmuş değil; sadece hatırlanmaya ihtiyaç duyan bir değerdir.
Durmuş ÇELİKTEN
Eğitimci - Yazar