Türkiye’nin güney sınırının güvenliği sadece kara ve hava hatlarından ibaret değildir. Aslında en kritik sınırımız, Akdeniz’in tam ortasında duran Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Bugün bölgede yürütülen enerji arayışları, deniz yetki alanları mücadelesi ve jeopolitik rekabetler bize açıkça gösteriyor ki Akdeniz’deki varlığımız, KKTC’deki varlığımızla mümkündür.
Bu nedenle KKTC’yi yeniden ihya ve inşa etme sorumluluğu sadece bir tercih değil, bir zorunluluktur. İhya demek; geçmişte kurulan güçlü bağları yeniden canlandırmak, kimliği diri tutmak demektir. İnşa demek ise; geleceği sağlam temeller üzerine oturtmak, yeni nesillere köklü bir vizyon bırakmaktır.
Sert Güçten Yumuşak Güce: Eğitimin Dönüştürücü Etkisi
Bugün uluslararası ilişkilerde sadece askerî varlık göstermek yetmiyor. Tankların, gemilerin, üslerin gölgesinde kalıcı hâkimiyet kurulamaz. Asıl kalıcılığı sağlayan şey; değerlerin, kültürün ve ortak kimliğin aktarımıdır. İşte bu yüzden KKTC’yi ihya etmenin en güçlü yolu eğitim üzerinden toplumsal dönüşümü sağlamaktır.
Kıbrıs Türk gençliğinin dünyaya bakışını, kimlik algısını, aidiyet duygusunu güçlendirmek zorundayız. Bu noktada Türkiye’nin geliştirdiği Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kritik bir araçtır. Çünkü bu model, sadece dersleri yeniden düzenleyen bir şema değil; değerler, beceriler ve kültürel bilinç etrafında gençliği geleceğe hazırlayan bir felsefedir.
Güncel Bir Tartışma: Başörtüsü Yasağı Kararı
Son günlerde KKTC’de yargının liselerde başörtüsü yasağını onaylaması, bazı kesimlerce sevinç gösterileriyle karşılanırken, toplumun geniş kesimlerinde ciddi bir rahatsızlık oluşturdu. Bu durum bize şunu hatırlatıyor: Eğitimin sadece akademik bir mesele değil, kimlik, özgürlük ve değerler meselesi olduğudur.
Gençlerin inançlarıyla, kimlikleriyle barışık bir şekilde yetişmesi; onların özgüvenini, aidiyet duygusunu ve toplumsal bütünlüğü güçlendirir. Eğer eğitim sistemi gençlerin kimliklerine mesafe koyarsa, ihya ve inşa çabaları eksik kalır. Bu nedenle KKTC’de uygulanacak maarif vizyonunun, özgürlükleri daraltan değil, kimliği güçlendiren bir çerçeve olması elzemdir.
Maarif Modeli KKTC’de Uygulanıyor mu?
Bugün KKTC’de Türkiye Maarif Vakfı’na bağlı okullar faaliyet gösteriyor. Bu okullar, nitelikli eğitim kadrolarıyla bir çekim merkezi hâline gelmiş durumda. Ancak bu yetmez. Asıl mesele, Maarif Modeli’nin sistem çapında uygulanıp uygulanmadığıdır:
• Yerel müfredatın, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin değerler ekseniyle buluşması,
• Öğretmenlerin ortak vizyonla yetiştirilmesi,
• Öğrencilere sadece akademik değil, medeniyet tasavvuru ve kimlik bilinci kazandırılması,
KKTC’nin geleceğini şekillendirecek adımlardır.
Bu noktada şu soruyu kendimize sormalıyız: Maarif modeli sadece Türkiye’nin değil, KKTC’nin de gençliğine nüfuz edebilecek mi? Eğer bu sağlanabilirse, güvenlikten ekonomiye, siyasetten kültüre kadar her alanda güçlü bir bağ tesis edilir.
Sonuç: Geleceği İnşa Etmek
Bugün Kıbrıs’ı sadece askerî garnizonlarla korumaya çalışmak, eksik bir güvenlik anlayışıdır. Kalıcı güvenliğin yolu, zihinleri ve kalpleri inşa etmekten geçer. KKTC’de gençlik kendi kimliğine güvenle sahip çıktığında, Akdeniz’deki varlığımız da daha sağlam bir zemine oturacaktır.
Türkiye için görev açıktır: Kıbrıs’ı ihya ve inşa etmek; sadece binaları değil, zihinleri ve değerleri yeniden inşa etmektir. Ve bunun en güçlü aracı, maarifin yol gösterici gücüdür.