Bilindiği gibi ülkemizde çok sayıda siyasal parti olsa da vatandaşlar genellikle iki partiye yönelirler.
Birincisi genellikle Liderinin hayatta olduğu müddetçe varlık gösteren merkez sağ partiler ve başında konuşma özürlü profesör Erdal İnönü bile olsa tapulu oyu değişmeyen CHP. Kendinden daha solda partiler olsa da sol deyince, sosyal demokrat deyince vatandaşın aklına CHP gelir.
Herkesin bildiklerini kısaca hatırlatayım.
Atatürk ve İnönünün tek parti iktidarlarından sonra çok partili dönemde; kısa dönem koalisyon iktidarları dışında nedense bu millet CHP yi bir daha tek başına iktidar yapmamıştır.
Çok partili dönem 1950 de Menderes, Celal Bayar iktidarıyla başlamıştır. Ordu yakın zamana kadar kendilerini kazan kaldırarak padişah indirip yeni padişah çıkaran yeniçerilerin devamı gibi gördüğünden olsa gerek, Menderesi devirip iki bakanıyla birlikte asmıştır.
Menderesten sonra Demirel, ondan Sonra Özal ordunun arzusunun aksine halk tarfından iktidara getirilmiştir.
Sağ iktidar olsa da muktedir olamamıştır. Çünkü yargı ve ordu sürekli CHP destekçisi olmuştur.
Onlara göre halk cahil olup ne yaptığını bilmiyordu. Memleket babalarının malıydı. Sağ hükümetler sağlık, imar, iskan faaliyetleri ile meşgul olabilirler ama Adalet, savunma dış politika zinde güçlerin elinde olmalıydı.
Başbakan sağ partiden olsa da Cumhurbaşkanı mutlaka emekli bir Genel Kurmay Başkanının veya Anayasa Mahkemesi başkanının hakkıydı.
Demirel ve Özal’ın karılarının başı açık diye bu zinciri kırıp cumhurbaşkanı da olabilmişlerdir.
Abdullah Gül’ün karısı kapalıydı. O yüzden Yeniçeri ağası ferman buyurdu; cumhurbaşkanı sözde değil özde Atatürkçü olmalıydı.
Onu seçtirmemek için adalet ve ordu 367 rezaleti dahil ne fırıldaklar icat etti ama olmadı. Abdullah Gül de Tayyip Erdoğan da halkın desteği ve cesaretli davranış sayesinde Cumhurbaşkanı koltuğuna oturabildiler.
Adalet, ordu ve CHP nihayet bu ülkenin asli sahibi sağcı ve dindarların maraba olmadıklarını anlamaya başladılar.
Bu ülkeyi Atatürkün partisi CHP kurdu. Bu ülke babamızın malı, kimseye yedirmeyiz düşüncesini halk onlara yedirdi, inadına sağı iktidara getirdi.
Cahil dediler, olmadı, irticacı dediler tutmadı, vatanı sattılar dediler halk onlara inanmadı.
CHP nin en son Kılıçtaroğluna kadar tek bir kozu kalmıştı.
Sağcılar dindar geçiniyorlar ama devlet imkanlarını talan edip yolsuzluk ve hırsızlık yapıyorlar.
Biz dinsiz değiliz, onlar kadar dindar bir tavrımız yok, içkimizi içip, asri kıyafetlerimizle dans, oyun ve her türlü çağdaş faaliyetlere katılıyoruz. Ama devlet malını kutsal biliyoruz. Yolsuzluk ve hırsızlığa bulaşmayı aklımızdan bile geçirmiyoruz.
Biz tam bağımsız, özgür ve yolsuzlukların olmadığı dürüst bir yönetimden yanayız diyorlardı.
Söyleme bakılırsa sağ iktidarlar yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet içinde boğuluyorlar, sol bu ülkenin tertemiz vicdanı olarak ufukta bir güneş gibi parlıyordu.
Güzel özlü sözler vardır. Bizim kırk sayfada anlatamadığımızı bir cümlede anlatır.
“Hiç kimse denenmediği günahın masumu sayılmaz” denir.
CHP Atatürk ve İnönüden sonra kısa koalisyon dönemleri hariç, adalet, basın ve ordu gücüyle de olsa iktidara gelmedikleri için bol keseden dürüstlük nutukları atıyorlardı.
Nurettin Sözenin istanbul belediye başkanlığı döneminde İSKİ müdürü Ergun Göknel klor yolsuzluğu işine bulaşsa da Nurettin Sözen onunla işbirliği yapmamış, tam tersine yolsuzluğun üstüne gitmiş, temiz CHP imajına zarar vermemiştir.
Çok partili döneme geçildiğinden beri ilk defa CHP yüzde yirmibeş tavanını delmiş, yerel yönetimlerin çoğunda iktidar olmuştur.
Halkımız büyük konuşma, hiç belli olmaz aynı şey senin de başına gelir der.
Bir hukukçu olarak elbette masumiyet karinesini biliyorum. Kesin mahkumiyet kararı verilene kadar hiç kimse suçlu sayılamaz.
Bu nedenle yolsuzluk gerekçesiyle tutuklanan tüm belediye başkanları hukuk önünde masum sayılırlar.
O yargının işidir. CHP nin sağ iktidarlara kesin mahkumiyet olmadan hırsız demeleri gibi şimdi de iktidardakiler CHP li belediye başkanları için aynı ithamda bulunuyorlar.
Demirel, keser döner sap döner gün gelir hesap döner diyordu.
Gün geldi CHP aleyhine hesap döndü. İnşallah aklanır temize çıkarlar.
Hatta gün gelir karşı partide var olduğunu iddia
ettikleri yolsuzlukların adil bir yargılamayla hesabını sorarlar.
Gelecek günler nelere gebe bakıp göreceğiz.
Halil Dalman
23.11.2025
