Bazı hikâyeler vardır, insanın vicdanına ayna tutar. Sözleri basittir ama anlamı ağırdır. Bir yaşlı adamın, elinde tereyağıyla her sabah bakkala gidişini anlatan bu hikâye de onlardandır. Çünkü mesele tereyağı ya da gram değil; insanın ölçüsüdür, terazisidir, vicdanıdır.
Bakkal, günlerdir aldığı tereyağını ilk kez tartar. Bir kilo olması gereken yağ, 900 gram gelir. Öfke sarar içini. “Demek ki beni kandırmış!” der. Ertesi gün yaşlı adam geldiğinde hiddetle çıkışır. Yaşlı adamın cevabı ise bir ömür boyu unutulmayacak cinstendir:
“Efendim, bizim terazimiz yoktu. Sizden bir kilo şeker almıştık, onu tartı olarak kullanıyorduk.”
Bu cümle, bir insanın tüm maskelerini düşürür. Çünkü hayatın en ağır terazisi, insanın kendi vicdanıdır. O teraziyi eğip bükmek, dünyalık bir kazanç uğruna gramla aldatmak, aslında tonlarca yükün altına girmektir.
Bugün toplumda sıkça rastladığımız “küçük yalanlar”, “ufak hileler”, “kimse anlamaz” denilen hesaplar; aslında insanın kendi ruhunu eksilttiği, kendi terazisini şaşırttığı anlardır. Bir öğrencinin ödevini kopyalaması, bir esnafın eksik tartması, bir yöneticinin emanetine ihanet etmesi, bir memurun mesaisini çalması… Hepsi aynı çizgide buluşur: Aldanmak ve aldatmak çizgisinde.
Kendini aldatmadan başkasını aldatamazsın. Çünkü insan önce kendi vicdanını susturmayı öğrenir; sonra başkasının hakkını rahatça gasp eder. Ama bilmez ki, haksız kazanç sadece malda değil, itibar ve güven kaybında da kendini gösterir.
Efendimiz’in (sav) “Bizi aldatan bizden değildir.” (Müslim, İman, 164) hadisi, işte bu yüzden sadece bir uyarı değil, bir kimlik beyanıdır. Aldatmak, insana ait bir davranış değil; insanlıktan uzaklaşmanın ilk adımıdır.
O yüzden mesele tereyağında değil, terazidedir. Mesele gramda değil, ölçüdedir. Mesele ticarette değil, ahlâktadır.
Bugün hayatın her alanında doğruluğun terazisini yeniden kurmaya muhtacız. Çünkü kaybettiğimiz şey sadece güven değil; bir toplumun birbirine duyduğu imanî bağdır.
Kendini tartmadan başkasını tartan, gramla aldatmanın tonlarca yükünü taşır. Ve o yük, insanın omzuna değil; kalbine çöker.
Aldatan ve aldanan olmaktan, zulmeden ve zulme uğrayandan, haksız kazanç peşinde vicdanını kirletmekten Allah’a sığınırız.
