Sonbahar geldi mi Sinop’un ormanları başka kokar. Hava serinler, çamların altı nemlenir, toprak kabarır. O zaman anlarsın: Kanlıca mevsimi başlamıştır. Köylerde sabah erkenden sepetini alıp ormana çıkanların sesi duyulur. Kimisi “bugün bol çıkar” der, kimisi “gece çiğ düştü, bereketlidir” diye sevinir. Herkesin elinde bir bıçak, gözünde bir umut…

Toprağın Diliyle Konuşan Mantar

Kanlıca mantarı, çamın dibinden sessizce çıkar. Rengi turuncu, içi kan gibi kırmızıdır. Adını da oradan alır zaten. Kestiğinde içinden süzülen o kırmızı süt, sanki toprağın kanıdır. Ne gübre ister, ne ilaç; sadece temiz hava, bol nem ve biraz sabır. Kim bilir, belki de doğanın bize “ben hâlâ buradayım” deme şeklidir bu mantar.

Bir Lezzetten Fazlası

Bizim buralarda Kanlıca sadece yenmez; anlatılır, yaşanır. Büyükler “mantar işi sabır işidir” derdi. Çünkü her Kanlıca bulunduğunda bir sevinç yaşanır, bir de saygı. Toprağı tırmalamadan, kökünü koparmadan, doğaya teşekkür ederek toplanır. Akşam olunca da soba yakılır, tavada tereyağı eritilir. Üzerine biraz tuz, biraz karabiber… Gerisi sessizlik ve mutluluk.

Köyün Birlik Sofrası

Eskiden köyde Kanlıca çıktığında herkes birbirine haber verirdi. “Filanca tepenin altında çok varmış” denirdi. Sonra akşam olur, herkes topladığını getirir, közde pişirirdi. Ortaya bir tabak mantar, etrafında dostluk, muhabbet, kahkaha… Belki de Kanlıca’nın tadı bu yüzden bu kadar güzeldir; çünkü yalnız yenmez, paylaşarak kıymetlenir.

Bir Miras Gibi

Bugün şehirlerde kilosu etten pahalı satılıyor ama bizim için hâlâ toprağın hediyesidir. Parayla değil, nasiple bulunur. Sinop’un Durağan’ında, Boyabat’ında, Ayancık’ında… Her orman kendi kokusuyla, her köy kendi hikâyesiyle Kanlıca’yı anlatır.
Ama unutmamak gerek: Doğa, hoyrat elleri affetmez. Kökünden koparırsan bir daha çıkmaz. O yüzden Kanlıca, sadece toplanacak bir mantar değil, korunacak bir dosttur.

Son Söz

Sinop’un Kanlıca mantarı, toprağın tebessümüdür. O tebessümü görebilmek için ormana erken gitmek, toprağa dokunmak, sabırla eğilmek gerekir. Çünkü doğa, sessiz konuşur; onu anlayanla paylaşır.
Ve bir gün sen de o kızıl mantarı bulduğunda, bil ki sadece bir mantar değil, memleketin bereketini bulmuşsundur.

Durmuş ÇELİKTEN – Eğitimci Yazar
“Toprağın, emeğin ve hikâyenin izini süren bir kalem.”