Genç, idealist bir öğretmen olarak atanmıştı Anadolu'nun güzel, ama ücra bir köyüne.
Soğuk bir sonbahar günü binbir güçlükle ulaştı köyüne.
Hava soğuk, ama o sıcacıktı. Öğretmen olmuştu artık.
Okul kapalı, öğrenciler evlerindeydi.
Gece olunca köyün misafirperver ailelerinden birine misafir olmuştu. Heyecanlıydı, bir an önce sabah olsun istiyordu.
Nihayet gün doğmuş, sabah olmuştu. Hazırlanıp çıktı misafir olduğu evden heyecanla.
Bismillah diyerek açtı okulunun kapısını.
Öğrencileri de öğretmenlerinin geldiğini duymuş, yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı okullarına. Onlar da kendisi gibi çok heyecanlıydılar. Nasıl heyecanlı olmasınlar ki...
Kasım ayının sonu geldiği halde okullarına ancak kavuşabilmişlerdi.
İlk defa öğretmenim diye seslenen öğrencisinin sesini duyduğunda kalbi yerinden çıkacak gibi olmuştu sanki.
Nihayet hayali gerçekleşmiş, öğretmen olmuştu. Ne güzel bir andı bu.
"Günler ayları, aylar yılları kovaladı hep aynı heyecanla..."
Ve;
Artık orta yaşı geçmiş, şakaklarına kır düşmüştü.
Farklı görevleri de tecrübe etmişti, ama o hep bir öğretmendi.
Zira, öğretmenlik bir meslek değil, yaşam biçimiydi onun için.
"24 Kasım Öğretmenler Günü" kutlu olsun.
Sağlıcakla kalın...
