Ramazan ayının ilk 20 gününü geride bıraktık. Son haftasına girmek üzereyiz. 
İlk önceleri rahmet günlerinden mağfiret günlerine geçiş yaptık. Sıra, cehennem azabından kurtuluşun yaşanacağı, bin aydan daha hayırlı bir gecenin ibadetlerle zenginleştirileceği Kadir Gecesi’ni idrak edeceğimiz günlere geldi. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV): "Kadir Gecesi’ni ramazanın son on günü içinde arayınız!" buyuruyor.
Ramazan ayının son on günü girdiğinde Allah Resûlü’nün geceleri ihyâ ettiğini, ev halkını uyandırdığını, bol bol ibadete yöneldiğini hâdis kitaplarından öğreniyoruz. 
Biliyoruz ki; Allah-ü Teâla bizlere her an rahmet eder; acır, esirger, lütfeder.  Varsa bir kusurumuz, cezamız, edeceğimiz tövbeler sonucu onları da örter. Hiçbir kusur işlememişiz gibi sevaba ulaştırır bizi. İçinde ırmakların aktığı cenneti müjdeler. 
Tabi iki şey hariç: Biri şirk, diğeri kul hakkıdır. Kur’an- Kerim ve hâdislerden oluşan naslarda Allah’tan samimiyetle af ve mağfiret dilenmesi halinde şirk dışındaki bütün günahların affedileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte diğer bazı naslar göz önünde bulundurulduğunda kul hakkının bağışlanmayacağı anlaşılır, zira bu hakkın sahibi Allah değil kuldur. Ayrıca bağışlanma talebi bir nev’i tövbe niteliği taşır.
Kadir Gecesi ramazanın son on günüde tekli gecelerden birisinde yer almaktadır. Bazı hikmetler nedeniyle Kadir Gecesi'nin ne zaman olduğu gizlenmiştir. En önemli hikmetlerinden birisi ise ramazan ayının son on günün ibadetle geçirilmesi içindir.
Kadir Gecesi, ramazanın 21, 23, 25, 27, 29’uncu gecelerinden birisindedir. Ancak âlimlerin bazılarının 27’inci geceyi kuvvetle ihtimal gördükleri için ülkemizde de 27’inci gece Kadir Gecesi olarak kutlanmaktadır. 
Beş vakit namazı kılmak için aldığımız her abdestin sorunda okuduğumuz Kadir Sûresi’nde bu gece şöyle anlatılıyor:
"Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rab'lerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir."
Bu gece Kur'an okunur, nafile namazı kılınır, du’âlar yapılır. En önemlisi ise bu gecede bolca istiğfarda bulunulur. Af ve istiğfar Müslümanları fabrika ayarları diyebileceğimiz fıtratına ve özüne yöneltir. Bu geceyi ihyâ eden kişinin geçmiş günahlarının tamamı af olunur. İ’tikâfa girmek nefsi yasaklardan korumada daha etkili bir yöntem olduğu gibi, ramazanın son on gününde olması tahmin edilen Kadir Gecesi’ne rastlama imkânı ve umudunu da arttırır.
Ramazan ayı denilince akla gelen ibadetlerden ve en önemli sünnetlerden biri de i’tikaftır.
İ’tikaf sözlükte; bir şeye devam etmek, insanın kendisini bir yerde alıkoyması, bir yere kapanıp ibadetle meşgul olması anlamındadır. Dinimizdeki anlamı ise bir camide Allah’ın rızasını kazanmak için belli âdâb içerisinde bir müddet kalmaktır. İ’tikaf sünnet-i kifâyedir. Peygamber Efendimiz (SAV), Medine’de hicretin ikinci yılında ramazan orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar her ramazan ayının son on gününde i’tikafa girmiştir.
Balıkesir İli Kepsut İlçe Müftüsü Sayın Muharrem Dutar bir yazısında; “İ’tikaf, kulluk standardımızı yükseltmek ve îmâni duruşumuzu netleştirmektir. Safımızı belirleyip istikâmet üzere olduğumuzu tescillemektir. İ’tikaf, âdeta bir müslümanın kulluk kampına girmesidir. Ruhunu takviye etmesi, bayrama arınmış ve temizlenmiş bir şekilde girmek için tefekkür ve tezekkür temposunu artırmasıdır.” diyor. Doğru bir tespit olduğu kanaatindeyim.   
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni dolu dolu geçirmeyi, îmânla, ihlâsla, samimiyetle kulluk edebilmeyi Aziz Milletimize ve İslâm Âlemine Rabbb’im nasip eylesin.