Boyabat'ın o sıcacık, samimi atmosferinde filizlenen bir aşk hikâyesini konu alan o meşhur film kapımızda... İlk filmi vizyona girdiğinde, izleyicinin kalbini Anadolu'nun o has, yerel mizahıyla ve içtenliğiyle fethetmişti "Nasipse Olur".

Algı Eke ve Burak Sevinç'in kimyasıyla hayat bulan Günfer ve Gökhan'ın kaderin cilveleriyle kesişen yolları, Neriman Hanım'ın (Nur Sürer) hanımağalık baskıları ve kasaba yaşantısının tüm tatlı koşturmacası, beyazperdeye taşıdığı naiflikle tam not almıştı.

Bizi kahkahaya boğan o film, Türk romantik komedisinin son yıllarda kaybettiği 'yerellik' ve 'doğallık' damarını yeniden yakalamıştı.

Seyirci, klişelere boğulmayan, sadece durum komiği ile güldürebilen bu hikâyeyi bağrına basmıştı.

"Boyabatlı'nın umudunun bittiği yerde inadı başlar" sözü ise âdeta filmin ruhunu özetliyordu.

Şimdi ise altı yıl aradan sonra, sinema perdesi yeniden 'Ya Nasip' demeye hazırlanıyor. "Nasipse Olur 2" geliyor. Fragmanları yayında...

2020 yılında pandemi başlangıcının hemen öncesinde sinemalarda gösterime giren, daha sonrasında gerek televizyonda yayınlandığında gerekse dijital platformlarda seyircisini yakalayan Nasipse Olur'un hikâyesini devam ettiren Nasipse Olur 2 için geri sayım başladı.

Sinema eleştirmeni gözüyle baktığımızda, bir devam filminin zorlu virajlara sahip olduğunu kabul etmek gerek.

İlk filmin başarısının gölgesinde kalmak, yahut hikâyeyi gereksiz yere uzatmak en büyük tehlikedir.

Ancak, "Nasipse Olur 2"nin ilk sinyalleri bu kaygıları dağıtmaya aday görünüyor. Zira serinin ikinci perdesi, alışılagelmiş 'mutlu son' algısını sorguluyor:
"Evlenince hikâyenin mutlu sonla bitmediği, aksine gerçek hayatın yeni başladığı anlatılıyor."

İşte bu tema, filmi sıradan bir devam yapımından ayırıp, daha derin bir mizahi potansiyele taşıyabilir.

Günfer ve Gökhan'ın Boyabat'taki masalsı 'kavuşma' hikâyesi, bu kez İstanbul'un karmaşası ve evliliğin getirdiği 'gerçekler' potasında eriyecek.

Ufuk Cebeci'nin yönetmenliğinde ve Barış Başar'ın kaleminden çıkan senaryo, kasabadan mega şehire uzanan bu zıtlıklar komedisini nasıl işleyecek merak konusu.

Zira metropol hayatının getirdiği kültürel çatışmalar, ekonomik zorluklar ve aile içi dinamikler, Boyabat'ın sevimli kasaba dertlerinden çok daha farklı ve keskin bir mizah malzemesi sunar.

Algı Eke, Burak Sevinç ve elbette efsanevi performansı ile Nur Sürer gibi ana kadronun yeniden bir araya gelmesi ise, izleyicinin filme duyduğu aidiyet hissini pekiştiren en önemli etken.

Karakterlerin evrimini, özellikle de Neriman Hanım'ın İstanbul'da nasıl bir 'hanımağalık' sergileyeceğini şimdiden hayal etmek bile keyif verici. Nur Sürer'in komediye kattığı o sert, otoriter ama bir o kadar da içtenlikli hava, filmin en güçlü yanlarından biri olmaya devam edecek gibi görünüyor.

"Nasipse Olur" serisi, sadece bir güldürüden ibaret değil; aynı zamanda Anadolu'nun direncini, 'Ya nasip' diyerek hayata tutunma felsefesini ve kültürel dokusunu da yansıtan bir ayna.

İkinci filmin, bu yerel dokuyu kaybetmeden, modern yaşamın getirdiği yeni sorunlarla harmanlayıp, günümüz evliliklerine dair samimi ve hicivli bir bakış açısı sunmasını umut ediyorum.

Eğer ilk filmin o taze, abartısız ve duygusal derinliği "Nasipse Olur 2"ye de sirayet edebilirse, bizi sadece güldürmekle kalmayacak; aynı zamanda evliliğin, aşkın ve hayallerin gerçek hayatta nasıl bir sınava tabi tutulduğuna dair sıcacık bir hikâyeyle daha buluşturacaktır.

Bugün (28 Kasım 2025) vizyona girecek "Nasipse Olur 2" filmi, sadece bir devam filmi olarak değil, Türk sinemasının yerel mizah damarını besleyen önemli bir kilometre taşı olarak heyecanla bekliyoruz.

Nasipse olur, bu kez de izleyici salonlardan tam notla ayrılır!