Geçtiğimiz günlerde Sinop’un adını tüm Türkiye’ye duyuran bir haber aldık: Mehmet Gürbüz, “Türkiye’de Yılın Ahisi”, Çağdaş Tiryaki ise “Türkiye’de Yılın Kalfası” seçildi. 38. Ahilik Haftası kapsamında yapılan değerlendirmeler sonucunda gelen bu ödüller, sadece bireysel bir başarı değil; aynı zamanda köklü bir medeniyet geleneğinin bugüne taşınmış bir yansımasıdır.

Ahilik kültürünün yaşayan temsilcileri olarak Kırşehir’de ödüllerini alacak bu iki hemşehrimiz, aslında bize şu soruyu hatırlatıyor: Ahilik nedir ve neden hâlâ bu kadar kıymetlidir?

Ahilik: Medeniyetimizin Sessiz Omurgası

Ahilik teşkilatı, Anadolu’nun mayasını tutan en önemli sosyal yapılardan biridir. 13. yüzyılda Ahi Evran öncülüğünde kurulan bu teşkilat, sadece bir esnaf örgütlenmesi değil; ekonomik, ahlâkî, sosyal ve kültürel bir eğitim kurumu idi.

Bugün sendikaların, ticaret odalarının, meslek birliklerinin ve hatta sivil toplum kuruluşlarının öncülleri diyebileceğimiz ahilik, aynı zamanda bir ahlâk mektebiydi. “Eline, beline, diline sahip ol” düsturuyla çalışan ahi, yaptığı işin hakkını verir, kul hakkından sakınır, müşterisine helal rızık sunardı.

Ahi’nin Eğitimi: Meslek ile Ahlâk El Ele

Ahilik sisteminde her mesleğin bir ustası, bir kalfası, bir çırağı vardı. Ama bu hiyerarşi yalnızca teknik bilgiyle ilerlemezdi. Çırak, iş öğrenirken aynı zamanda edep, sabır, dürüstlük ve paylaşma kültürünü de öğrenirdi. Usta, yalnızca iş öğretmez; ahlak öğretirdi. Bu yüzden ahi dükkânı, hem bir atölye hem bir mektepti.

Çağdaş dünyada eğitimin büyük eksikliklerinden biri, iş ile ahlakın birbirinden koparılmasıdır. Üniversiteler bilgi verir, kurslar beceri kazandırır ama çoğu zaman erdemi ve değerleri ikinci plana iter. Oysa ahilik, bilgi, beceri ve erdemi aynı potada eriten bir sistemdi.

Sinop’tan Yükselen Mesaj

Bugün Mehmet Gürbüz’ün “Yılın Ahisi”, Çağdaş Tiryaki’nin ise “Yılın Kalfası” seçilmesi, Sinop’un tarihî köklerine ve değerlerine bağlılığını göstermektedir. Onlar şahsî emekleriyle ödül aldılar ama aslında Sinop’un adını, ahilik kültürünün ruhunu ve Anadolu insanının mayasını da temsil ettiler.

Sinop Valiliği’nin yaptığı açıklamada denildiği gibi: “İlimizi gururlandıran bu başarıların devamı” hepimiz için bir temennidir. Ama bu temenniyi hayata geçirmek için ahiliği sadece bir hatıra veya tören konusu değil, günlük hayatın ahlakı haline getirmemiz gerekir.

Modern Çağa Ahilikten Mesajlar

Bugün iş dünyasında en çok şikâyet edilen şeyler nelerdir? Haksız rekabet, güvensizlik, sahtekârlık, emeğin değersizleşmesi… Oysa ahilik kültürü yeniden canlandırılabilse, bunların çoğuna çözüm bulunabilir.
• Adalet: Fiyatlarda denge, ticarette şeffaflık.
• Kardeşlik: Esnafın birbirini rakip değil yol arkadaşı görmesi.
• Edep: İş hayatında dilin, tavrın ve üslubun saygı çerçevesinde olması.
• Paylaşma: Kazancın ihtiyaç sahipleriyle paylaşılması, toplumun bütününü kalkındırma anlayışı.

Kısacası ahilik, bugünün dünyasında hâlâ yol gösteren bir pusuladır.

Son Söz: Ahilik Bir Geçmiş Değil, Gelecek Projesidir

Mehmet Gürbüz ve Çağdaş Tiryaki’nin başarısı, Sinop için bir gurur tablosu; Türkiye için ise bir hatırlatma oldu. Ahilik, raflarda unutulmuş bir tarih kitabı değil; bugünün ve yarının ihtiyaçlarını karşılayacak güçlü bir modeldir.

O halde sorumluluğumuz şudur: Ahiliği sadece kutlama haftalarında değil, her gün yaşamaya ve yaşatmaya gayret etmek… Çünkü bu topraklarda medeniyet, ahlakla yoğrulduğu sürece kalıcıdır.

Durmuş ÇELİKTEN
Eğitimci – Yazar