Şehitlik: Vatan Borcunun En Yüce Makamı

On dokuz Ekim Pazar günü, Karadeniz’in suskun dalgalarıyla yıkanan Sinop’un vakur ve hüzünle yoğrulmuş toprakları, bir evladını, Şehit Piyade Uzman Çavuş Halil Özdoğru’yu şehadetinin sene-i devriyesinde dualarla, gözyaşlarıyla ve kalbimizin en derin mahfillerinden yükselen minnetle andık.

Sinop Valiliği’nin koordinesinde gerçekleştirilen anma programının organizasyonu ise, şehidimizin adını taşıyan okulun müdürü Sayın Kemalettin Asiltürk’ün öncülüğünde büyük bir özveriyle hazırlandı.

Bu toprakların sessiz şahitleri olan mezar taşları arasında yükselen dualar, sadece bir askerin değil; bir milletin evladına duyduğu şükranın sesiydi. Halil Özdoğru’nun adı okunduğunda, rüzgâr bile bir an durdu sanki; bayrak hafifçe selam verdi, gökyüzü mahzunlaştı gönüllerde…

Törenden birkaç gün evvel, gönlüyle hizmet eden, yüreğiyle eğiten kıymetli okul müdürü Sayın Kemalettin Asiltürk ile kısa bir hasbihâl etme imkânı buldum. Laf lafı açtı, söz sözü çekti; konuşmamızda sadece bir eğitimcinin okul adına gösterdiği takdire şayan gayretleri değil, aynı zamanda şehadet kavramının hak katındaki yüce anlamını da paylaştık.

"Şehitlik," dedi Asiltürk Bey, "bir ömrü vatana hibe etmek değil midir?’’ Geriye ise, o aziz şehitlerimizin isimleri, tarihin satır aralarına altın harflerle kazınmış birer onur nişanesi olarak kalır.

Şehitlik, sadece toprağa düşmek değil; toprağı diriltmektir aslında. Şehitlerimiz, bu milletin köklerine inen rahmet damlalarıdır.

Ve bizler, üzerimize düşen vatan borcunun ne olduğunu, her bir şehidin ardından bir kez daha idrak ediyoruz.

Bu anlamlı günde, Şehit Halil Özdoğru şahsında tüm aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve sonsuz bir hürmetle yâd ediyoruz.

Her biri, bu toprağın sessizce atan kalbidir. Her biri, özgürlüğümüzün kefaretidir.

Ruhları şâd, makamları âli olsun.