“Dünya ata benzer. At seni taşımak için vardır. Atı sırtına alıp taşımaya başladıysan bir şeyler yanlış gidiyor demektir.”

— Muhyiddin Şekûr

Bugün üzerinde konuştuğumuz eğitim sistemi tam da bu teşbihe uygun bir kriz yaşıyor. Eğitim, bireyi hayata ve hakikate taşıyacakken; biz sistemi sırtlamış, yol almaya çalışıyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, işte bu gidişe “dur” deme cesareti gösteren önemli bir adımdır.

Geç kalmış olabiliriz, ama bu modelin taşıdığı ruhu çok kıymetli buluyorum. Çünkü artık anlamalıyız ki: Kökleri olmayanın göklere yükselme ihtimali yoktur. Kökü ile kavga eden, onu değersiz gören bir milletin kendi olması, özgün kalması mümkün değildir.

Yaklaşık 200 yıldır süren bir kopuşun ardından, biz nihayet bu kopuşun acı sonuçlarını fark ediyoruz. Köklerinden koparılmış eğitim anlayışı, bu milleti birbirine düşürmüş, iç cepheyi zayıflatmış, gençliği popüler kültürün ayartılarına teslim etmiştir. Zihinsel bir işgale uğradık. Savaş meydanlarında kazandık, ama zihinlerde kaybettik.

Tüm bunları değiştirme umudu taşıyan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; yerelden evrensele bir geçiş tasarımıdır. Mevlânâ’nın pergel metaforunda olduğu gibi; bir ayağı kendi irfanımızda sabit, öteki ayağı ile dünyayı dolaşan bir eğitim kurgusu vadetmektedir.

Yine de sürecin sancılı ilerlediğini görmek gerek. Bazı temel sorunlar modelin yerleşmesini zorlaştırıyor:

Gerçekler, Sorular ve Ciddi Beklentiler

🔸 Öğretmen Eğitimi ve Direnç Sorunu:

Sahada en çok duyduğumuz tepki: “Yine mi değişiklik?” Öğretmenlerin bir kısmı derse girmenin dışındaki her faaliyeti “angarya” görüyor. Bu nedenle açık uçlu soru atölyeleri ya da yeni yaklaşımlar sahada yankı bulamıyor. Oysa eğitimde gönüllülük kadar yönlendirici liderliğe de ihtiyaç var. Bu nedenle öğretmen eğitimleri, sadece seminer dönemiyle sınırlı kalmamalı, yarıyıl ve yaz dönemlerinde yüz yüze ve uygulamalı eğitimlerle güçlendirilmelidir.

🔸 Ölçme-Değerlendirme Belirsizliği:

YKS ve LGS gibi sınav sistemleri ile yeni müfredatın ölçme-değerlendirme mantığı çelişiyor. Bu çelişki, öğrencide ve velide belirsizlikten doğan bir kaosa yol açıyor. Açık uçlu sorular güzel bir adım ama tek başına yeterli değil. Bu konuda netlik ve yönlendirici rehberlik şart.

🔸 Toplumsal Algı ve Medya Desteği:

Çağımız bir görsellik çağı. Algılar hakikati çarmıha geriyor. Bu nedenle Maarif Modeli; sadece akademik düzlemde değil, sosyal medya ve ulusal medya düzeyinde de doğru anlatılmalı. Değer merkezli içerikler üretilmeli, gençliğin yoğunlaştığı mecralarda görünür hale getirilmelidir.

🔸 Temel Eğitimde Mürebbi Öğretmen:

Küçük yaşlardaki çocuklar fazla bilgiye değil, terbiyeye muhtaçtır. Müfredat sadeleşmesi önemli ama yeterli değil. Bu yaş grubunda öğretmenin sadece bilgi veren değil, mürebbîlik rolünü üstlenen bir rehber olması gerekir. Çünkü şahsiyet inşası, bilgi ezberinden çok daha önceliklidir.

🔸 Yükseköğretim ve Öğretmen Niteliği:

Bir yüksek lisans hocasının şu sorusu hâlâ kulağımda:

“Türkiye’de görev yapan öğretmenlerin yüzde kaçı üstün zekâlıdır?”

Ve ardından gelen daha sarsıcı soru:

“Üstün zekâlı gençlerin kaçı eğitim fakültesini tercih ediyor?”

Bu sorular bile öğretmen yetiştirme sistemimizin yeniden ele alınması gerektiğini açıkça gösteriyor. Eğitim fakülteleri, sadece sınavla değil, idealle girilen yerler haline gelmeli.

10 Maddede Katkı ve Öneri

1. Öğretmen eğitimleri merkezi değil, yerel ihtiyaçlara göre şekillenmeli.

2. YKS/LGS sisteminin yeni modelle uyumu kamuoyuna net açıklanmalı.

3. Okul öncesinden itibaren değer odaklı eğitim güçlendirilmeli.

4. Modelin medya stratejisi geliştirilmeli, içerik üretimi teşvik edilmeli.

5. Sadeleştirilmiş müfredat, davranış ve karakter eğitimine alan açmalı.

6. Açık uçlu soru yazma eğitimleri, öğretmene sadece yük olmamalı; teşvik edilmeli.

7. Sınıf yönetiminden ölçme-değerlendirmeye, öğretmenlere örnek ders anlatımları verilmeli.

8. Köklere yaslanan evrensel bir vizyon vurgusu her düzeyde korunmalı.

9. Müdürler ve okul yöneticileri de eğitim süreçlerinin parçası olmalı.

10. Yükseköğretim ve akademik çevrelerle model arasında daha güçlü bir bağ kurulmalı.

Son Söz: Yeni Bir Hikâye Zamanı

Biz artık “şikayet etmek” yerine yeni bir hikâye inşa etmeliyiz.

İnanmadan hiçbir yol alınmaz. Adanmadan hiçbir iş tamamlanmaz.

Bu milletin yeniden ayağa kalkması, gençliğin şahsiyet kazanması, özüne dönerek göklere yükselebilmesi ancak eğitimle mümkün olacaktır.

Başarının iki temel ilkesi vardır: İnanmak ve adanmak.

Başaracağınıza inanın, hedefinize kilitlenin ve kendinizi adayın.

Geliniz, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni birlikte inşa edelim.

Köklerden göklere uzanan bu yolda, sadece yeni bir müfredat değil, yeni bir medeniyet yürüyüşü başlatalım.