Bir zamanlar akşam sofralarında herkes birbirinin gözlerine bakardı.
Sözler yarım kalmaz, kahkahalar filtrelenmezdi.
O günlerde mutluluk;
bir telefon ekranına değil, aynı koltukta oturup çay içmeye sığardı.
Babalar sessizce gazete okur, çocuklar dizine yaslanırdı.
Bireyler “bildirim” sesiyle değil, birbirinin sesiyle huzur bulurdu.
O zamanlar mesaj değil, insanlar ulaşırdı birbirine.
Şimdi herkes yan yana ama birbirinden kilometrelerce uzakta…
Bir ekranda dünyayı görüyoruz ama kalbimizin içini kaybediyoruz.
Belki de en büyük teknoloji yoksunluğu, sevgiye dokunamamaktır.
“Gerçek yakınlık, şarjı bitmeyen tek bağdı: Aile.”
"Dünyayı İyileştirenler" röportaj serimiz devam ediyor.
Sizin de hayata dair iyilik anılarınız varsa paylaşın ki dünyayı iyileştiren hikayeniz geleceğe ilham olsun.
