Bugün Sinop’un sosyal ve kültürel hayatında iz bırakan, hikâyesi köklerinden yeniden filizlenen, toprağa ve denize uzanan hayalleri ve dokunuşlarıyla Didem Kara’yı sizlerle tanıştıracağım. Aslında bu yıl Akbank Sanat’ta gösterimi yapılan, Gerze’de annesi İlknur Kara ile birlikte yaşamın içinde var olan bu güçlü kadını Güney Afrikalı yönetmen Tao FarrenHefer, hazırladığı belgeselle dünyaya tanıtmıştı ama birde benden dinleyin istedim.
Gerze’de doğup büyüyen Kara, eğitimi için gittiği İngiltere’de başarılarıyla ve bambaşka bir bakış açısıyla yeniden memleketine geri döndü ve çocukluk hayalini gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Kısa zamanda toprağa ve denize kök salarak çok yönlü bir “sürdürülebilir yaşam” vizyonu ortaya koydu.
Didem Kara’nın hikâyesi, onu iyi tanıyanların da söylediği gibi “merakın, cesaretin ve sevginin toplamı”. Kara, İngiltere’de belgesel eğitimi alırken kendini sinema dilinde ifade etmeyi öğrendi; karşılaştığı hikâyeleri, özellikle güçlü kadınların hikâyelerini kayda geçirdi. Bu süreçte fark etti ki, en büyük hikâye kendi memleketinde saklı. Londra’da geçirdiği 15 yılın ardından Gerze’ye dönmeye karar verdi. Çocukluğunu geçirdiği Belören köyündeki büyükannesinin tütün ektiği tarlaları hatırlıyordu ve bu topraklara yeniden hayat vermek istiyordu. Sinop İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün Kırsal Dezavantajlı Alanlar Kalkınma Projesi (KDAKP) kapsamında aldığı yüzde 70 hibe desteğiyle kendi lavanta bahçesini kurdu. Bu bahçeyi sadece üretim alanı olarak değil, aynı zamanda eğitim ve deneyim merkezi olarak tasarladı. Hasat zamanında köy halkını ve gençleri tarlaya davet ederek ortak bir üretim kültürü oluşturdu. Lavantaların yanı sıra aromatik bitki yağları çıkarmak için distilasyon makinesi edindi ve organik üretim zinciri oluşturmaya başladı. Son yıllarda bölgenin endemik bitkisi olan defne ağaçlarından defne yaprağı uçucu yağı çıkarmaya da başladı. Kara aynı zamanda annesinden miras zeytin ağaçlarına da gözü gibi bakmaya devam ediyor. Zeytinin dalından sofraya uzanan döngünün her aşamasında yer alıyor.
Didem Kara’nın çalışmaları yalnızca kendi projeleriyle sınırlı değil; Gerze’de öncüsü olduğu Ekohal pazarın müdavimlerinden biri. Kendi hazırladığı lavanta ve zeytin ürünlerini burada halka sunarken aynı zamanda geleneksel üretim yöntemlerini gelecek kuşaklara aktarıyor. Gerze’ye, insanına ve yaşama dair kurduğu hayallerin peşinden koşuyor. Şimdi onunla başka bir çocukluk hayalinin peşinden, Özgür Büyük, Mustafa Özcan ve Turgut Yulafcı’yla birlikte koşuyoruz. Bu öyle bir koşu ki kimsenin kazanmaya çalışmadığı herkesin dayanıştığı bir serüven. Amacımız, Aydın’ın hikâyesini sadece nostalji olarak değil, deniz ekosistemlerinin korunması ve insanhayvan ilişkilerinin etik boyutları üzerinden ele almak. Belgesel, Gerze’nin deniz kültürünü, balıkçılarını, çocukların Aydın’la kurduğu bağları ve balinanın kent yaşamındaki yerini sizlere anlatmak. Umarım belgeselimiz yakında sizlerle çeşitli gösterimle buluşmaya başlayacak.
Didem Kara’nın denizle ilişkisi belgesellerin ötesine uzanıyor. Karadeniz’in dalgalarında sörf yapmayı öğrenen Kara, bu sporu Sinop’ta yaygınlaştırmak için sörf dersleri ve etkinlikler düzenleyerek sörf kültürünü kente yerleştirmeye çalışıyor. Türkiye şampiyonalarında dalga sörfü hakemi olarak görev alıyor; Karadeniz’in sert dalgalarında düzenlenen yarışmalarda hakemlik yaparak kadınların su sporlarındaki varlığını güçlendiren bir rol model oluyor. Bu yazıyı kaleme aldığım sırada Didem, Avrupa Sörf Şampiyonası’na ilk kez katılan Türk Milli Takımı ile Portekiz’de. Ülkemizin Avrupa Şampiyonası’nda ilk Türk sörf hakemi olarak bu büyük organizasyonda yer alıyor.
Didem Kara, Gerze’deki üretimlerini ve sanatsal faaliyetlerini “güçlü kadın güçlü toplum” bilinciyle yürütüyor. Anneler ve kızları üzerine yaptığı belgeselde olduğu gibi, Gerze’de kadınların ekonomik hayata katılımı için kadının kırsal üretimdeki rolü görünür hale getiriyor ve kız çocukları için rol modeli oluyor. Aslında sevindirici olan Kara’nın çabaları, Sinop ve Gerze’nin kültürel hayatında somut karşılıklar buluyor olmasıdır.
Didem Kara, denizle toprağı buluşturan hikâyesiyle hepimize ilham vermeye devam edecek.