Takvimler, zamanı dilimlere ayırır; ancak bazı aylar vardır ki, sadece günlerden ibaret değildir. İçinde barındırdığı manevi iklimle gönüllere nur saçar, ruhları arındırır.
İşte Rebiülevvel, İslam âlemi için tam da böyle bir aydır. Her gelişinde, bir asırdan fazla bir süredir yaşanan manevi coşkuyu yeniden canlandıran, anlamı derin, bereketi bol bir misafirdir.
Bu mübarek ayın en önemli hadisesi, hiç şüphesiz ki âlemlere rahmet olarak gönderilen, sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (S.A.V.) dünyaya teşrifleridir.
Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi, yani Mevlid Kandili, sadece bir doğum günü kutlaması değil, aynı zamanda insanlığın kurtuluşuna açılan kapının anahtarının verildiği andır.
Peygamber Efendimiz’in hayatı, sadece inananlar için değil, tüm insanlık için bir kılavuzdur. O’nun ahlâkı, adaleti, merhameti ve sabrı, Kur’an’ın yaşayan bir örneğiydi.
Hz. Ayşe validemizin de buyurduğu gibi, "O’nun ahlâkı Kur’an’dı."
Yani, Kur’an’ın her bir ayeti, O’nun yaşamında ete kemiğe bürünmüş, pratik bir rehbere dönüşmüştü.
Rebiülevvel, bu rehbere yeniden dönme, O’nun hayatını daha yakından anlama ve kendimize örnek alma vaktidir.
Günümüzde yaşadığımız zorlukların, iç çatışmaların ve manevi boşluğun ilacı, O’nun ahlâkıyla yeniden buluşmak, O’nun gönüllere yaydığı sevgiyi kendi hayatımıza taşımaktır.
Hz. Muhammed’in (S.A.V.) yaşamı, zorlu şartlar altında bile hakikatten ödün vermeyen bir duruşu, tebliğ görevini en zorlu anlarda bile sürdüren bir azmi, en çaresiz anlarda dahi Allah’a olan teslimiyeti içerir.
Hicret, O’nun hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biridir ve bu olay da Rebiülevvel ayında gerçekleşmiştir.
Mekke’deki baskılardan dolayı Medine’ye göç etmesi, sadece coğrafi bir yer değişikliği değil, aynı zamanda İslam’ın yayılmasına zemin hazırlayan stratejik bir hamledir.
O’nun bu yolculuğu, inananlara sabrın, güvenin ve kararlılığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatır.
Medine’ye varışıyla birlikte, Mescid-i Nebevi’nin inşasına başlanması da bu mübarek ayın bereketiyle gerçekleşmiştir. Mescid, sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda ilmin, adaletin ve toplumsal dayanışmanın merkezi olmuştur.
Mevlid Kandili’nde, O’nun doğduğu geceyi kutlarken, aslında O’nun getirdiği mesajı ve evrensel değerleri de kutlamış oluruz. Bu kutlama, sadece dilde kalan bir sevgi ifadesi olmamalıdır.
Gerçek sevgi, O’nun yolunda yürümek, O’nun ahlkını kuşanmak ve O’nun mesajını kendi yaşamımızda canlı tutmaktır. Komşumuza yardım etmekte, yoksulun elinden tutmakta, hak ve adaletten ayrılmamakta, en önemlisi de kalbimizde ve çevremizde sevgi tohumları ekmekte O’nu örnek almalıyız.
Rebiülevvel ayı, Peygamber Efendimiz’in sevgisini yeniden yeşertme ve bu sevgiyi tüm insanlığa ulaştırma fırsatıdır. O’nun ahlâkını sadece bir sembol olarak değil, hayatımızın her anına nüfuz eden bir yaşam biçimi olarak benimsemeliyiz. Çünkü O’nun ahlâkı, bir zaman dilimine ait bir hikâye değil, kıyamete kadar sürecek olan bir rehberdir.
Bu mübarek ay vesilesiyle, gönüllerimizdeki Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (S.A.V.) sevgisini bir kez daha tazeleyelim ve O’nun ahlâkıyla aydınlanan bir dünya için adım atalım.