Türkiye, eğitimde uzun yıllardır beklenen bir vizyonel yönelişi yeniden inşa etme çabasında.
Millî Eğitim Bakanlığımız, Türkiye Yüzyılı perspektifiyle sadece günü kurtaran değil, geleceği kuran adımlar atıyor.
Yeni müfredat modeli, öğretmen yetiştirme stratejileri, dijitalleşme hamleleri ve değer temelli eğitim vurgusu, bu niyetin açık göstergesi.
Ancak şu soruyu hep birlikte sormalıyız:
Bu güçlü politikaların arkasında, aynı güçte bir uygulayıcı kadro var mı?
Heyecansız Kadrolarla Reform Zorlaşır
Her sınıfa bir öğretmen giriyor.
Her okulda bir yönetici görev yapıyor.
Her il ve ilçede planlamalar yapılıyor.
Ama acaba her biri hâlâ ilk günkü heyecanla mı yürüyor?
Eğitim bir meslek değil, bir misyondur.
Bu misyonu hakkıyla taşımak için yalnızca bilgi değil; inanmışlık, canlılık, adanmışlık gerekir.
Heyecanını yitirmiş bir kadro, en iyi müfredatı bile sıradanlaştırabilir.
Eğitimde Rutinleşme: Sessiz Bir Tehdit
Bugün sahada sıkça karşılaştığımız tablo şu:
Plan yapan ama yön veremeyen yöneticiler…
Sınıfa giren ama dokunamayan öğretmenler…
Toplantıya katılan ama sürece katılamayan eğitim personeli…
Tüm bunlar, fiziksel bir yokluk değil; ruhsal bir yorgunluğun belirtisidir.
Ve bu yorgunluk bulaşıcıdır.
Okuldan okula, ilçeden ile, nesilden nesile yayılır.
Bu yüzden eğitimdeki heyecan kaybı yalnızca bir kurumun değil; ülkenin meselesidir.
Politikalar Sağlam, Uygulama Nerede Tıkanıyor?
Millî Eğitim Bakanlığı son dönemde önemli yol haritaları hazırladı.
Ancak bu yol haritalarının gerçek hayatta bir karşılığı olabilmesi,
uygulayıcıların heyecanı ve liyakatiyle doğrudan ilgilidir.
Kağıt üzerindeki hedefler çok değerlidir,
ama bu hedeflerin sınıfa, koridora, öğretmen odasına yansıması için
o hedefleri kendi davası gibi sahiplenen insanlara ihtiyaç vardır.
Ne Yapmalı?
📌 Meslekî gelişim sadece bilgi değil, ideal üzerine kurgulanmalı.
📌 Yöneticilik, evrak yönetimi değil; heyecan yönetimi olmalı.
📌 İyi örnekler teşvik edilmeli, paylaşılmalı, yaygınlaştırılmalı.
📌 Tükenmişliğe karşı kurum kültürüyle ve değerlerle destek sağlanmalı.
📌 Öğretmen, sadece müfredat uygulayıcısı değil; eğitim mimarı olarak görülmeli.
Son Söz Yerine
Bu yazı bir eleştirinin değil, bir çağrının ifadesidir.
Eğitimdeki büyük politikaların altı dolu, yönü doğru.
Ama bu yönü sahada karşılayacak güçlü ve canlı bir kadroya ihtiyacımız var.
Yoksa en güzel haritalar bile, yürümeye mecali olmayan yolcularla heba olur.
Bu ülkenin çocukları bilgiye aç değil, inanca aç.
Onlara sadece anlatan değil, heyecanla bakan öğretmenler gerek.
Onlara sadece yöneten değil, yol açan liderler gerek.
Çünkü eğitimde heyecan, sadece başarı değil; gelecek inşa eder.