Milli savunma, bir devletin varlığını, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruma amacıyla yürüttüğü tüm askerî, ekonomik, teknolojik ve diplomatik faaliyetleri kapsar. Tarihsel süreçte güçlü bir savunma kapasitesine sahip olmayan devletlerin dış tehditlere karşı kırılgan hâle geldiği ve uzun ömürlü olamadığı görülmektedir. Bu nedenle milli savunma yalnızca güvenlik politikalarının değil; aynı zamanda ulusal kalkınma ve bağımsızlık stratejisinin de ayrılmaz bir unsurudur. Kara, hava, deniz ve siber unsurlarıyla etkin bir ordu, milli savunmanın bel kemiğini oluşturur.

Yerli ve millî üretim kapasitesi, stratejik bağımsızlığın anahtarıdır. Dışa bağımlı bir savunma yapısı, ulusal güvenliği kırılgan hâle getirir. Güçlü bir ekonomi, savunma harcamalarını sürdürülebilir kılarken teknolojik gelişmişlik modern savaş doktrinlerinde üstünlük sağlar. Toplumun ortak değerler etrafında birleşmesi, savunmanın moral gücünü pekiştirir. Kendi savunmasını kendisi sağlayamayan devletler dış politikada bağımlı hâle gelir. Güçlü bir savunma kapasitesi, potansiyel tehditleri önleyici ve saldırgan aktörleri caydırıcı etki yaratır. Milli savunması güçlü olan devletler yalnızca kendi güvenliğini değil; aynı zamanda bölgesel istikrarı da destekler. Savunma sanayisine yapılan yatırımlar, sivil sektörlere teknoloji transferi sağlayarak ekonomik kalkınmaya ivme kazandırır.

Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle tarih boyunca yoğun güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kalmıştır. Bu durum milli savunmayı ülkenin varoluşsal bir meselesi hâline getirmiştir. Özellikle son yıllarda geliştirilen yerli savunma sanayi ürünleri (İHA/SİHA, MİLGEM, hava savunma ve robotik sistemler), Türkiye’nin stratejik bağımsızlığını güçlendirmiş ve uluslararası alanda etkinliğini artırmıştır.

Milli savunma, bir devletin bağımsızlığını ve geleceğini korumasının temel güvencesidir. Güçlü bir savunma yapısı yalnızca askerî caydırıcılık sağlamakla kalmaz; aynı zamanda ekonomik kalkınmayı, teknolojik ilerlemeyi ve ulusal birliği de pekiştirir. Bu bağlamda milli savunma, devletin bekasının ve milletin özgürlüğünün en temel şartı olarak değerlendirilmelidir.

Soyut bir örnek vermek gerekirse, dışa bağımlı savunma sistemlerinin yetersizliğinin saldırı anında ülkenizi savunmasız bırakabileceğini gösteren olaylar mevcuttur. Son söz olarak: barış istiyorsanız savaşa hazırlıklı olun. Vesselam.