İnsanları dört sınıfa ayıran o meşhur söz vardır:

“Bilen ve bildiğini bilen; bilen ama farkında olmayan; bilmeyen ama farkında olan; bilmeyen ve bilmediğinin farkında olmayan…”

Sosyal medyada kimi zaman Konfüçyüs’e, kimi zaman Gazali’ye, kimi zaman da Platon’a atfedilir. Oysa bu sözün asıl kaynağı Arap dili ve edebiyatının büyük bilginlerinden El-Halil b. Ahmed’dir. Aradan asırlar geçmesine rağmen hâlâ güncelliğini koruyan bu tasnif, aslında sadece bireysel hayatımıza değil, şehirlerin, toplumların, hatta bir memleketin geleceğine de ışık tutuyor.

Sinop’u Bu Dört Sınıf Üzerinden Okumak

Sinop, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, hem coğrafi hem kültürel zenginliğiyle Anadolu’nun önemli şehirlerinden biri olmuştur. Fakat bugün Sinop’un önünde duran temel mesele, kendi potansiyelini doğru kullanıp kullanmadığıdır. İşte burada bu dört sınıf ayrımı bize bir ölçü sunuyor:

1. Bilen ve bildiğini bilenler: Sinop’un tarihini bilen, coğrafyasını anlayan, üretimde, turizmde ve eğitimde yol gösterici olan insanlar… Üniversite akademisyenlerinden yerel girişimcilere, tecrübeli eğitimcilerden sivil toplum öncülerine kadar bu gruptakiler şehrin gerçek rehberleridir.

2. Bilen ama farkında olmayanlar: Potansiyelini henüz keşfetmemiş gençlerimiz. Sinop’un köylerinde, liselerinde, fakültelerinde bu potansiyel var. Uykuda olan bu bilinç uyandırıldığında şehrin kaderi değişebilir.

3. Bilmediğini bilenler: İşte en kıymetli grup. Yol arayan, öğrenmeye açık, gayret eden insanlarımız. Sinop’un tarımda yeni modeller arayan üreticileri, turizmde yeni adımlar atmaya çalışan girişimcileri, kültürel değerlerini araştıran gençleri… Onlara yol gösterildiğinde memleketin çehresi değişir.

4. Bilmediğini bilmeyenler: Ne yazık ki cehaletiyle övünen, öğrenmeye kapalı bir kitle de var. Bu zihniyet, şehrin ilerlemesini engelleyen en büyük bariyer.

Eğitim, Kültür ve Ekonomi Cephesinde

• Eğitimde: Sinop’ta her ilçede farklı başarı öyküleri çıkıyor. Durağan’da pirinçle, Boyabat’ta domatesle, Erfelek’te kestaneyle anılan üretim kültürü aslında eğitimin de içine yedirilmeli. Gençler yalnızca derslerde değil, kendi coğrafyasının değerini bilmekte de “bilen ve bildiğini bilen” kategoriye geçmeli.

• Kültürde: Sinop elması, yöresel yemekler, halk oyunları… Bunlar unutuldukça “bilen ama farkında olmayan” sınıfına düşüyoruz. Oysa kültürel miras, farkındalıkla yeniden canlanabilir.

• Ekonomide: Tarım, balıkçılık ve turizm üçgeninde Sinop hâlâ bakir bir potansiyele sahip. Doğru planlama, bilgiyi bilenlerle yol arayanların buluşması sayesinde bu potansiyel bir kalkınma hamlesine dönüşebilir.

Başarı Kültürü İçin Çağrı

Sinop’un geleceği, bu dört kategoriye verdiğimiz cevapla şekillenecek. Bilenleri öne çıkarabilir miyiz? Uyuyan potansiyeli uyandırabilir miyiz? Yol arayanlara yol gösterebilir miyiz? Eğer bunları yapabilirsek, bilmeyenin bilmediği karanlığı da geride bırakırız.

Başarı, sadece sınavlarda yüksek puan almak ya da kısa vadeli projeler yapmak değildir. Başarı; bilgiyi farkındalıkla birleştirmek, yol arayanlara yol açmaktır. Sinop’un kültüründe, eğitiminde, ekonomisinde bu bilinci yerleştirmek zorundayız.

Son Söz

Kıymetli Sinoplular,

Bu topraklar bize sadece yaşamak için değil, geleceğe yön vermek için de emanet edilmiştir. Gelin, “bilmediğini bilen” gençlerimize yol açalım, “bilen” insanlarımızın sesini daha gür çıkaralım. Çünkü Sinop, ancak bilgiyle birleşmiş farkındalık sayesinde gerçek bir başarı kültürü inşa edebilir.

Durmuş ÇELİKTEN

Eğitimci - Yazar