Benim memleketim Sinop’un Durağan ilçesi Köklen Köyü’nde çıkan orman yangını, yalnızca ağaçları değil, yüreklerimizi de kavurdu. Doğup büyüdüğümüz topraklarda, çocukluğumuzun kokusunu taşıyan o çam ağaçlarının, kuş seslerinin, tertemiz havanın alevler içinde kalması tarifsiz bir acı.
Evlerin tahliye edildiği, dumanın gökyüzünü griye boyadığı bu an, bize doğanın ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Yangın, bir kıvılcımla başlar… Ama ardında bıraktığı tahribat, yıllara yayılır. Kül olmuş bir orman, yalnızca ağaç kaybı değildir; içinde yaşayan kuşların, böceklerin, yabani hayvanların yuvalarının yok oluşudur. Toprağın verimini yitirmesi, su kaynaklarının kirlenmesi, iklim dengesinin bozulmasıdır.
İnsan Faktörü, Küresel Isınma ve İklim Gerçeği
İstatistikler, orman yangınlarının büyük kısmının insan kaynaklı olduğunu söylüyor. Bir izmarit, kontrolsüz yakılan anız, dikkatsizce bırakılan cam şişe… Bunlar en bilinen nedenler. Ancak artık başka bir gerçekle de yüzleşiyoruz: küresel ısınma ve iklim değişikliği. Her yıl sıcaklık rekorları kırılıyor, yağış rejimleri değişiyor, yazlar daha uzun ve kurak geçiyor. Bu durum, ormanlarımızı adeta barut fıçısına çeviriyor. Bir kıvılcım bile felakete dönüşebiliyor.
Mücadele Sadece Söndürmek Değil, Önlemek
Yangın söndürme uçakları, helikopterler, itfaiye ekipleri… Elbette ki bunlar önemli. Ancak asıl mesele, yangın hiç çıkmadan önce alınacak tedbirlerde. Erken uyarı sistemleri, yangın riski yüksek alanlarda sürekli gözetleme kuleleri, köylerde ve kırsal bölgelerde yangın farkındalığı eğitimleri…
Yerel Gücün Önemi
Memleketimizde olduğu gibi, yangın anında ilk müdahaleyi çoğu zaman yerel halk yapıyor. Bu yüzden her köyde basit yangın söndürme ekipmanları, su tankerleri ve organize bir acil durum planı bulunmalı. Çünkü yangın beklemez, gecikmeyi affetmez.
Bir Orman Yeniden Doğar Ama Aynı Olmaz
Yanan bir orman, zamanla yeniden filizlenebilir. Ancak o ekosistem, asırlar boyunca biriktirdiği biyolojik çeşitliliği kısa sürede geri getiremez. Bizim görevimiz, bu doğal mirası korumak; çocuklarımıza duman kokusunu değil, çam kokusunu miras bırakmaktır.
Geçmiş Olsun ve Uyarı
Köklen Köyü’ndeki yangın, yalnızca Durağan’ın değil, hepimizin meselesidir. Çünkü orman, nefesimizdir. Bu vesileyle, yangından etkilenen tüm hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın. Yangınla mücadelede görev alan tüm ekiplere ve gönüllülere yürekten teşekkür ediyorum. Unutmayalım; tedbir, felaketten önce alınır. Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin etkilerini göz ardı etmeden, ormanlarımızı koruma bilincini hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline getirmeliyiz.
Durmuş ÇELİKTEN
Eğitimci - Yazar