Türkiye’de geçtiğimiz yıl, 15 Temmuz gecesi vatan hainlerinin bir araya gelerek girişimde bulundukları bir darbe kalkışması yaşandı. 

Anadolu’nun küçük kasabalarında ve kırsal kesimlerinde yaşayan vatandaşların O gece yaşananları pek bildiğini sanmıyorum. Çünkü 14 Temmuz’daki gündelik hayat ve koşuşturma ne idiyse 15 Temmuz gecesi de aynıydı. 

Anadolu insanı Büyükşehirlerde neler yaşandığını gece 22:00’den sonra TV haber kanallarından; akraba, hısım gibi bildik kim varsa onlardan öğrenmeye başladı.

O saatlerde birkaç arkadaş Sinop’un en büyük nüfuslu kasabasındaydık. Şehrin merkezi parklarından birinde masada oturmuş sohbet ediyorduk. Onlarca masa neredeyse boştu. Kimsecikler gelmemişti sanki. Hava sakin, şehir durgun gibiydi.

Cep telefonuna mesaj olarak gelen, Boğaziçi Köprüsü’nün emniyet görevlileri tarafından ulaşıma kapatıldığı bilgisi sohbet konusunun değişmesine yol açtı. 

Bu mesaj üzerine, ilk dakikalarda, Emniyet birimlerine yine bir canlı bomba ihbarı olduğunu düşündük. 

O günlerde, metropol şehirlerde yaşayan vatandaşlar canlı bomba eylemlerine karşı sık sık uyarılıyordu.

Meğer İstanbul ve Ankara’da darbe kalkışması olmuş. Bazı önemli kurumlar ele geçirilmeye çalışılıyormuş. 

Bunun üzerine milli düşünceye mensup cesur ve vatansever askerler ile özel harekât polisleri çatışmaya girmiş, darbe girişimine mukavemet ederek karşı direnişinin ilk kurşununu ateşlemişler.

Genel Kurmay Başkanımız Sn. Hulusi Akar’dan darbe bildirisinin imzalanmasını isteyen vatan hainleri, Akar’ın direnmesi, diğer kurumlarda karşılaştıkları mukavemet hareketleri sebebiyle sabaha karşı gerçekleştirmeyi planladıkları darbe saatini öne alarak gece saat 22:00 dolaylarında kalkışmanın startını vermişler. 

Önce Ankara’da savaş uçakları alçak uçuş yapmış, sonra da İstanbul’da. Aynı anda İstanbul’da bir grup asker Boğaziçi Köprüsü’nü tek yönlü olarak trafiğe kapatmış. 

Darbe kalkışmasını bastırmak için de özel harekât timleri göreve çıkmış.

Yanımızda bulunan Özel Harekâtçı arkadaşımız, meslektaşlarıyla kurduğu iletişim sonucu, daha sonra doğrulanan edindiği bu bilgileri eksikleriyle birlikte sıcağı sıcağına bize aktarıyordu. Fazla vakit geçmeden Valilikten çağrıldı. Tabi yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yerine bakan arkadaşının gitmesini hemen istedi.

Gecenin ilerlemiş saatlerinde vatandaşlara sokağa çıkma yasağının getirildiğine dair haber geldi. 

Bulunduğumuz yerde TV olmadığından gelen bilgilerin ne kadarının doğru, ne kadarının yanlış olduğunu bilemiyorduk. 

Şaşkın halimizden olsa gerek, loş ışığa rağmen bir anda karanlığa büründük. 

Türkiye’de neler olduğunu detaylı öğrenmek için hepimiz evlerimize gitmek üzere ayrıldık. 

Bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden devam edeceğiz inşallah.

15 Temmuz unutulur mu? 

Kamu kurum ve kuruluşlarına, STK’lara sızmış Paralel Devlet Yapılanması (PDY) mensubu kişiler, O gece kendi insanına, silah arkadaşlarına, polisine silah çekmiş, halkın üstüne rastgele ateş açmış, hatta gazi meclisimizi bombalamıştır. Bu eylemleriyle kendilerinin ihanet içinde birer vatan haini olduklarını göstermişlerdir. 

15 Temmuz hain darbe girişimi sürecinde özellikle İstanbul, Ankara ve Malatya’da yaşananlar kolay kolay unutulacağa hiç benzemiyor.