Dünyanın en güçlü ordularına sahip olabilirsiniz. Sınırlarınızı ihalarla, tanklarla, uçaklarla koruyabilirsiniz.
📍 Ama eğer gençlerinizin zihinleri özgür değilse, aslında hiçbir şeyiniz güvende değildir.
Bugün elimizdeki küçük ekranlar, hayatlarımızın en büyük esaret zincirine dönüşmüş durumda. Ne alacağımıza, nereden alışveriş yapacağımıza, hangi şehre seyahat edeceğimize kadar her şeyimizi başkaları belirliyor.
📍Hücre duvarları olmadan hapiste gibiyiz. Çünkü en büyük savaş, sokaklarda değil; zihnimizin en derinlerinde veriliyor.
Küresel dijital devler, özellikle çocuklar ve gençler üzerinden bir sosyal ve psikolojik istismar düzeni kurdu.
Onların algoritmaları, bizim düşüncelerimizi şekillendiriyor. Merak ettiklerimiz ekranlarımızda beliriyor, düşündüklerimiz reklam olarak karşımıza çıkıyor.
Ve biz farkında olmadan özgürlüğümüzden ödün veriyoruz.
💥Sonuç?
Dağılan aileler, intihara sürüklenen gençler, yalnızlık içinde kaybolmuş hayatlar…
Nihayet dünya bu gerçeği konuşmaya başladı.
Meta, TikTok, X, Snap ve Discord’un CEO’ları, ABD Senatosu’nda ailelerin yaşadığı zararları kabul etmek zorunda kaldı.
Senatör Josh Hawley’in karşısında Mark Zuckerberg özür diledi. Ancak bu özür, kaybolan hayatları geri getirmiyor.
Bu mesele artık sadece bir “internet özgürlüğü” tartışması değil.
Bu, insanlığın özgürlüğünü yeniden kazanma mücadelesi.
Çünkü teknoloji insanın hizmetinde olmadığı zaman, insan teknolojiye mahkûm olur.
📌Unutmayalım:
“Bir milleti esir etmek için sınırlarını kuşatmaya gerek yok; gençlerinin zihinlerini ele geçirmek yeterlidir.”