Bugün etrafımıza baktığımızda, her şeyin hızla değiştiği bir dünyada yaşıyoruz. Teknoloji, ekonomi, siyaset… Her şey dönüşüyor.
Fakat bir şey hiç değişmiyor: Bir milletin gücü, birliğinden gelir.

Yüzyıllar boyunca nice fırtınalar gördük. İmparatorluklar kurduk, yıktık; yandık, yoğrulduk, yeniden doğduk. Her defasında bizi ayakta tutan tek şey vardı: Bu topraklara olan sadakatimiz, Allah’a ve birbirimize olan inancımız.

Ne zaman ayrıştık, ne zaman birbirimizi rakip değil düşman gördük — işte o vakit zayıfladık. Bugün yine aynı sınavla karşı karşıyayız. Sosyal medyada, sokakta, kahve köşesinde… herkes birbirine öfkeli.

Oysa düşman dışarıda değil, tam karşımızda değil… Düşman, aramıza ekilen fitnede.

Bu milletin mayası sağlamdır. Bu topraklar, en zorlu günlerde bile “önce vatan” diyen insanların omuzlarında dimdik kalmıştır.
Fakat unutmamalıyız ki vatanı korumak sadece sınırda değil; zihinde ve yürekte başlar.

Eğer biz birbirimize güvenmezsek, eğer biz kendi değerlerimize sahip çıkmazsak; kimse bize özgürlüğü, adaleti, huzuru ve zenginliği hediye etmez.

Bugün Türkiye, büyük hedeflerin eşiğinde. Savunma sanayisinden enerji hamlesine, diplomatik duruşundan toplumsal reformlara kadar bir değişim süreci yaşıyoruz.
Bu süreçte kavga eden, ayrışan değil; omuz omuza veren, kaynaşan bir millet olmamız gerekiyor.

Vesselam.