Ünlü Rus yazar Dostoyevski bir şekilde suçlanır ve cezaevine konulur.
Ben insan davranışlarına orada karşılaştığım deneylerden sonra anlam vermeye başladım der.
Cezaevinde bir köpek vardır. Avluda yanından geçen her mahkum köpeği tekmelemekte, köpekse onlardan hiç kaçmadığı gibi, yanına kim gelirse, büyük bir teslimiyetle, tekmelenme pozisyonu almaktadır.
Dostoyevski acıma hissi duyar ve köpeğin başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın onun gözlerine bakar, havlayarak
yanından uzaklaşır. O günden sonra, tekmeleyenlere yanaştığı halde, Dostoyevski’yi ne zaman görse ondan kaçar.
Şu çıkarımda bulunur; hayatında sürekli kötülük gören birisi, iyilik ve sevgi dolu birini gördüğünde ona uyum sağlamakta zorlanır ve hatta ondan kaçar.
Arthur Schopenhauer bir Alman Filozof. Aşkın metafiziği kitabında buna benzer tespitlerde bulunur.
Hani, Kadınlar iyilerin omuzlarında ağlarlar, kötülere aşık olurlar diye meşhur bir söz vardır.
Schopenahauer’de aynı tespitte bulunuyor. “İnsan bildiği kötüyü, bilmediği iyiye tercih eder” diyor.
Mutsuz erkeklerin veya sürekli şiddet ve zulüm gören kadınların neden ayrılmayıp bu durumu çekmeye devam ettikleri anlaşılıyor.
Şüphesiz sevgililer de aynı psikolojik saplantı içindedir
Örnekler çoğaltılabilir tabiki...
