Altı yaşındayım / Gönül aynasında saflığın ve duruluğun izlerini takip ederim / 
Cocuklar masumdur ne bilsinler kînin ve nefretin şeklini / 
Ancak kalplerine  tohumu atılmazsa âdavetin zakkum çiçeği  / 
O zaman, zulmün meyveleri zehirleyen ağaca dönüşmez/   

Aynaları mesken tutuyorum /
Arkasındaki sırlara vâkıf olmaya çalışıyorum 
Saklanan hangi gerçeğin arayışındayım  bende bilmiyorum / 
Bakıp bakıp  sessiz kuğu  gibi süzülüyorum /
Elimde tarakla saçlarımı tarıyorum /
Ara ara hüzün ve sevinç arası gülücükler saçalıyorum / 
Zamanla anlıyorum ki aynaya değil kendimi tanımanın yansımasına  sarılıyorum / 
Bilmemin elzem olduğu arayış,nefsimin soğuk yüzüydü belki de... 
Kişi kendini bilmezse nasıl tanımlayabilirdi  kimliğini / 

Evimizin yan sokağında oturan Sultan hala / 
Pek topalakcadır  yüzü / Ağır ağırdır yürüyüşü / 
Merdivenlerden çıkarken nefes nefese kalır soluklanışı / Serin kanlıdır konuşması / 
Kendi halindedir duruşu / 
Bizim eve her uğramasında ne vakit beni  aynanın önünde  görse / 
O dünya tatlısı gülüşleriyle / 
Bana olan derîn sevgisiyle /  
dökülür dudaklarından o güzel sözler / 
Derya'mız  kâdir ola / 
Anahtarı bismillah ola / 
Duaları kabul ola / 

Ateşi kül eder sevgilinin gülüşü / 
Kalbi aşktan divâne yapar da, bir şair-i şeyda eyler / 
Ey aşk ! 
Özgürlüğüm çalınmıştır esîrliğin acılığı tattırılmıştır bana / 
Esaretin bedeli, müstebî'nin  tebessümüdür 
mukabili / 

İnsanoğlu / 
Fazlaca mesken  tutar  dünyayı /
Ev sahibeliği oynayan komik hâli / 
Derin sessizliği sarıp sarmalayan/
Nice düşmanlıkları noktalayan /
O güzel dostluklara firkâti ve gurbeti tattıran/ 
Büyük savaşları bir çırpıda dağıtan / 
ÖLÜMÜ ne çabuk unuttun / 
Yaşamın  kalbinde atar ölüm / 
Akıl körse eğer, gören göz çaresizmiş meğer/ 

Derken iki damla yaş süzüldü yanaklara / 
O umudun ve yaşamın Kızıl kırlangıçları  göç etti uzaklıklara / 
Gafletin uykusuyla tutuşurda  bu topraklar için kavgaya / 
Aylak aylak gezer-aldanır, kırılmaya meyilli  cam şişesi hükmündeki  mâlâyânîliklere / 
İstekleri  ve rahatı  için mu'accizâne sızıltıyla vırıltı eder/ 
Durmadan vırvır eder de durur, hayatın şartlarına/ 

Doğumundan ölümüne kadar verilmiş bir mehl i mühlet var önünde / 
O vakit ; 
Bir müddet daha oyalan dur, bu ihtişamdan  gözlerini kamaştıran  yerde /
Gömülü hazinelerin nöbetini tutmaya aşık yılanlar gibi kıvran dur hele / 
Meyliyyât ı nefsâniyyeye mağlub olmuşsun / 
Şehvet hissiyâtının kölesi olmuşsun / 
Bil ki şehvetine mağlûplar hürriyetlerine çelme takarlar / 
Senin ehemmiyete  şâyân görmediğin, dahası  cümle i menfiyye deyip kaçtığın bu  hakikatler 
var ya, görebilirsen şâyet / bütün zerrelerindeki  mâhiyet önüne serilecek / 

Şair demiş : 
"Belki bir sabah vakti, belki bir gece yarısı / 
Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz."

Öyleyse kime kalacak bu arâzî-i emîriyyenin sonsuz tasarrufu/ 
Her kim bu tapunun ebedi sahibi / 
Şehriyâr olmanın emellerinden de geçtik
şu fani şaşalı sarayda / 
Ancak ve ancak dehr in germ ü serdini tattık / 
(Kaderin sıcak ve soğukluğu) 
Üvez ağacının şirinliği olmayan pek tatsız acı meyvelerinde / 

Çilesine razı olan dikiş yüksüğü gibi teslimiyetli ol/
Bil ki o, kendisine dokunan darbeyle gördüğü her ilmekte ya  selam dermiş /
İnsan  ol /
Doğru ol / 
Sabırlı  ol /
Sükûnet ehli ol /
Yaralara Tabîb ol / 
Mütevazî ol / 
Mütebessim ol / 
Mütehallî  ol / ilmi ve fenni halde / 

Hiç olmazsa: 
Me'yus olma / 
Nâdim olma / 
Ne oldum budalası olma / 
Kimselere yük olma / 
İnsan bozması olma / 

Nolacak halin / Âhirine dön de dur, bir bak / 
Ol vechile çevir yönünü gerçeklerin ta kendisine 
bak / 
Sonra : 
Girih-gîr'dir  haksız ve asılsız şöhretin yolu/ 
kâr-ı akıl işi midir sualsizliğin sonu /
İflah olmazsın bi düştün mü/ 
Aman ha dikkat edesin / 
Giryan giryan gitmeyesin / 

Vâdeni bilesin / Ömrünü iyiliğe bileyesin / 
Boşluğa düşmeyesin / tâ ki aslına dönüşesin / 
Sen kimsin,necisin / Nereden geldin /
Nereye gideceksin / 
Bunu sor ki kendine İnsan ı kâmil olmanın zirvesine erişesin /