Zaman zaman hatıra defterimin sayfalarını çevirir  anılarımı yâd u tahattur eylerim / 
Küçüçük bir kız çocuğuyum / 
Okulun bahçesinde yere tebeşirle birbirini izleyen kareler çizilmiş / 
Birden sekize numaralandırılmış / 
Kare kutularda sekerek giderim / 
Kuvvetim yettiği kadar adım açarak sıçrarım /
Kırmızı önlüğüm beyaz ayakkabılarım /  sekseklerde  oynar dururum / 
Altı yaşındayım / Ağaç kurdu gibiyim / 
Hayat ağacını delerek içinde yer içer yatarım / 
Efsunlu  masallar kadar güzeldir çocukluğum / 

Bir zil çalar hepimiz yırtılmış  çuvallardan dökülen 
nohutlar gibi kaçışırız /adeta birbirimize yapışırız/ 
Kargaşayla  koşuşma esnası  önümüzdekilerin ayakkabı ökçesine basarız / 
Devamlı surette ökçesine basıp durduğum / 
                               Ayakkabısını çıkardığım /
           Bi' oğlan çocuğu tarafından bir gün           
      saçlarımın  yolunduğunu hatırlarım:) / 
      Avuçlarıma dolmuş kopan  saçlarım / 
Gün boyu büyük teesüfle  zır zır ağlarım/ 
        Hatta bi müddet o kopan saçlarımı 
                                sakladığımı bilirim / 

Günlerden sokak  kavgasıdır/ 
Ötede beride/ muhtelif mahallelerde / 
Camlarda / Kapılarda / Ortalık kızışsın isteyen hasetlerin iğne deliğinde / hindistanı görmek isteyen şûr-engîz hayallerinde / 
Cehaletin beslendiği kaoslarda / 
Bütün meraklılar yine etrafta  / 
Pür dikkat  kesilir eşvâk ı hâl içinde  / 
Efendim, olayın neresinden şevk ile  ibtidar etsem şimdi bilemedim/ 
O günün heyecanı üzerimden hiç gitmedi desem
mübâlağa etmiş olmam zannederim / 

Cocuk kavgasına tutuşan iki genç  kadın / 
Biri kışkırtıcı ve güzel  / İnsanlar üzerinde  güçlü duyguları uyandırabilecek kadar etkin / 
                      Öbürü tahrikci  ve çirkin / 
Ağzından dökülen kelimelerde kendi 
                        kadar kaba ve  haşin / 
Dilinin hiç  endazesi yoktu hatunun / 
Ne geliyorsa ağzına / pûr hiddet  döküveriyordu meydan ortasına / 
O yırtık cartlak sesi kulağıma çalınan hava  kirliliğiydi neredeyse benim duyularımda  / 

Olayın müdahelecisi / semtimizin  şam tatlıcısı /  beliriyor ulu orta  Datlıcı Mâmed dayısı/ 
Kendinden önce yürüyen kıranta bıyıkları /  
Hadisede haklı-haksız aramaksızın sür'atle   Behemehal  soyunuyor  kahramanlığa / 
Kadınları birbirinden hemencecik bi' solukta ayırır / 
Sonrada  o şamata teli  laflarıyla  yeri göğü inletir / 
O antep ağzıyla çenesini gere gere / 
"uşşaağaaıza sahip  olucuuz  yoorumm 
Hele yeeri aağaam yeri  evize / millet sizi mi dinlici  / 
Amma velakin nafile / karşılıklı atışmalar oldukca zararane / 
Birbirinin mahvına yürürcesine başlar o şamatacı söz düelloları / hızlanan soluklardan hırıltılı kelimeler çıkıverir, demlisinden / 
Bi ara küfürler havada uçuşurken / 
Ahali  tepkilerini dile getirir birden / 
Kimi de elini dizlerine vurur başlar söylenmeye / 
"Beeyg Ocaklar  başından yırag ola / 
 İkizinde kepeeiği kesile / 
Tölebsiz şarmıtalar  başıza  him daşı düşe / 
Lakin kim duyar da ar eder / derken 
O huysuz derhal bırakır kavgacı olduğu kadını 
Solundan homurdanırcasına ilerleyiverir/    
son işittiği  lafın sahibine bakıverir / 
"bacım biz  isdemedik amma onnar ettiler,  yog yere laf disiniz, haneeng ulugu  siziinki  kele , hele işine/

Dil sürtüşmeleri / Kadınca münakaşaları/ 
Neyse bitti diyordum ki / huysuz kadın yapar yine  gider ayak çirkefligini  / 
El ayak hareketleri çirkin halleri / beden diliyle talep eyler yeniden bir mahalle meydan muharebesi / 
Öbürü cok ilgilenmeyince nihayet karnında yatan yılanla sonunda evine girer /
Ortam tamamen  sakinliğe  erer / 
Dağılır meraklı melahatlar / açılır tıkanmış yollar/ 

Aklına mukayyet olmazsa  er kişi / 
Afallanmaya şâyândır gariban  ağarmış  sakalın işi / 

      Cehl ne bilmez : 
Bilmediğini bilmez/ 
    Kendini bilmez /
  Haddini bilmez /  Bilgisizliğinin
 itirafını  bilmez / 
    İyilik  bilmez / 
Dahası durmak bilmeksizin  enaniyetli ve müftehirane zehirli ballar süzülür dudaklarından/ 
Bî hünerdir sözleri / şaşkın ve sersem kibrinden  / 
Cehalet kadehiyle sarhoşluk pek memnun edicidir/ 
Her daim bulunduğu tuzağın içinde hep debelenicidir / 
Halbuki Hasen olmayan kimse  hâsenattan ne anlar / 

Bana zulmedenler / 
Gülüşlerimden  akar damla damla yaşlar / 
Suratıma vurulan feleğin sillesi yemeyen ne anlar / 
Ey benim  ağıtlarıma sağırlar/ 
Kanınıza zulüm katıp bir çırpıda için / 
Zalimlikte çığır açın  / Meydan sizin  / 
Varlık dağı   kör gözünüze ayan olmaz  / 
İncittiğiniz  gönül sizi  hepten tanımaz/ 
Mamafih tedbiri alırız /  takdiri ilâha bırakırız 
ihtiyata kucak açarız/ 

Bana, mahbûb ı tâlihten  bahset derler; Mevzuyu Muhibbâne anlatmaya koyulurum / 
Ayine-i misâldir(ayna misali) sevgilinin  duruşu / 
Semalara  vurup ordan  bana döner güneşin  ziyâsı kabili /  
Keza aşk'ın görünme ve yansıma yerleri / 
İçimde çağlayan Yedi Derya'dır / 
Âdeta  Maveraünnehir gibi / 

Ey cefalara  mübtela ! senin verdiğin  k e d e r  çoktur/
Anlayasın ki varlığını ve derdini çeken  başka                                                                             
                                   Dalgalı bir deniz yoktur / 
Benim ise hâl dillerim hepten konuşur olmuştur/
  O vakit gamını tartacak başka teraziler araman lüzumsuzdur  / 
Fûzulî gibi söylenmeye başladım : 
"Ey aşk! Âlemin garibi, gam vadisinin avaresi oldum" / 

Sen ki hüznün esirisin / 
Ben ise mutlak  yolculuğun özgürlük elçisi /