Tam 100 yıl süren yolculuğun sonuna yaklaşıyoruz. Neredeyse bir yüz yıl daha öncesine dayanan ihanetler zinciri sonucu başlayan esaretin zincirleri, bir bir kırılıyor. Bunca yaşanan acıların zorlukların üstesinden gelmek, her milletin başaracağı bir şey değil... Düşünsenize size ait olan ne varsa hepsi elinizden alınmış; tarihiniz, inancınız, yaşam, tarzınız... Tüm değerleriniz örselenmiş, devlerin cüce, cücelerin dev, hainlerin kahraman, gerçek kahramanların yok sayıldığı, yalan dolanla yazılmış yakın tarih... İsmi bizden cinsi başka milletten sabayatist bukelemunlara emanet edilen bürokrasi... Tamamen batılıların isteği doğrultusunda oluşturulan kanunlar, yaşam tarzı, ibadet anlayışı... Evet, bize dair ne varsa unutturulmak istendi lakin 'her şey aslına rücu eder" lafzının vücut bulacağını hesap edemediler... Kritik eşikteyiz; bu eşiği aşamamamız için tüm güçleriyle hem dinimize, hem liderimize, hem devletimize saldırıyorlar. Aşağılık faşistler, şerefsiz mahluklar güçlenmemizi hazmedemiyorlar. Sömürerek yaşamaya, zulmederek yönetmeye alışmış, insanlıktan nasibini almamış bu güruh, pis dillerini peygamber (S.A.V) efendimizin ruhaniyetine uzatmayı, küfretmeyi marifet sanıyorlar. Ne yapsalar beyhude. Ahiretini kaybetmiş olanlar, çok yakında dünyalarını da kaybedecekler. İşte Azerbaycan, Libya, Suriye, Irak savunma sanayinde geldiğimiz noktaya iyi bir örnek teşkil ediyor. Biz kritik eşiği aştığımızda Geçmişte sindirdiğiniz, sömürdüğünüz mazlum toplumların, artık bir bir ayağa kalkarak sömürü düzeninizi yerle yeksan ettiğine şahit olacaksınız.
Vesselam...