3 Kasım 1839 tanzimat fermanı,

18 Şubat 1856 Islahat Fermanı,

31 Mart 1909 daki 31 Mart Vakası,

İstanbulun İşgali,

27 Mayıs 1960 Darbesi,

12 eylül 1980 darbesi,

28 Şubat 1997 post modern darbesi,

....

arada ve sonrasında atladığım Türkiye cumhuriyetinin aleyhinde hangi eylem ve fiil varsa Batı medyası ve parlementoları onun lehinde olmuş ülkemizi kınayan beyanatlar verilmiş ve yazılar yazılmış, yayınlar yapılmıştır.

Türkiye'deki 17 Aralık sonrasında gelişen olaylarda bakıyorumda kamplaşma şöyle; Ulusalcılar, Saadet, CHP, MHP, Faiz Lobisi, Yahudi bankerleri, Cemaatın yayın organları (bir çoğu tanıdığımız arkadaşımız) Alman ve İngiliz medyası, AB Parlementerleri tüm muhalif unsurlar hepsi bir tarafta,

Ak Parti, Anadolu sermayesi, Yusuf El Kardavi gibi İslam Alimleri, Afrikalı ve Asyalı müslim veya gayri müslim ezilmiş halklar ve milletler, bazı büyük tarikatlar diğer tarafta yer almış bulunuyorlar.

Türkiye'de Cemaat ve Ulusalcı Medyanın Hükümet aleyhine yaptığı yayınlar Avrupalı basında anında yer buluyor, Todays Zaman, bizzat kendi yayın yönetmeninnin değimiyle; „Cumhuriyet gazetesiyle aynı haberleri paylaşıyor“!

Aynı Türk medyaları, kendilerinin bu batılı yayınlara geçmiş oldukları haberleri, yayınlanan ropörtajları Türkçeye çevirip „Berliner Morgenpost böyle, Frankfurter Rundschau şöyle, Times da öyle yazdı“ diye kendilerinin yönlendirdiği batılı medya haberlerini yeni birşeymiş gibi Türkçeye çevirip „bakın batılı medya ve politikacılarda bizim gibi düşünüyor“ diye kamuoyunu yanıltıyor ve yanlış yönlendiriyorlar.

Benim çok sık zikrettiğim, Lord Curzon’un bir sözü ve 1917’den beri batılıların çok sık uyguladıkları bir metodları var; „Yalan, yanlış, yanlı ve çarpıtılmış haberlerle sosyo-politik Manipülasyonlar yaparak toplumu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek“.

Şu anda ortalık toz duman, iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı ayırt etmek çok zor. Fitne zuhur etmiş, kardeşler arası bölünme ve ayrışma başlamış, baltalanmak istenen menfaatler kardeşlerin arasını ayrıştırmıştır. Bu ayrışmadan karlı çıkan tek kesim vardır. Bu ne Ak Parti, ne Cemaat, ne CHP, ne MHP, ne de Saadet vb yerli bir siyasi parti, veya işadamı ve de cemaat değildir. Kazananlar; Türkiye düşmanları, batılı sermayedarlar,  Türkiye’den mal ve hizmet alan ithalatçılar (ihracat mallarımızın fiyatı düşmüş, girdimiz azalmıştır), bize mal ve hizmet satan ihracatçılardır (2013 yılı içinde satın aldığımız aynı mal ve hizmet için şimdi daha çok ödememiz gerekecektir). Bu nedenle dış ticaret açığımız bu sene çok daha fazla olacaktır.

Bu durumda her aklı selim safını belirlerken ülkesini ve ahireti düşünerek belirlemesi gerekir. Öbür dünyada niye zengin olmadınız? niye şöhret olmadınız? niye şehvet duymadınız? niye mevki kapmadınız? niye dershaneye gitmediniz? diye sorgu-sual yok. Yalnız yalancı şahitlik, iftira, müfterilik, hırsızlık, rüşvet, işbirlikçilik, menfaat perestlik, vatana ihanet, yetim ve millet malını heba gibi büyük günahlardan şedit bir hesap var ve o gün çok yakın.

Medyanın etkisine rağmen, kazanandan, güçlüden, menfaatimizden değil,

haklıdan yana, hak’tan yana durabilenlerin yolu açık olsun.