Anadolu’da amiyane bir tabir vardır; ““Kadı anamı soruyor, ben kimi kime şikâyet edeceğim”” diye. Dünyanın anasının hatrını da Birleşmiş Milletlerde daimi Veto hakları olan ülkeler soruyor.

Türk filmlerinin vaz geçilmez sahnelerindendir, alımlı ve güzel, gariban, korumasız ve fakir kızı, tecavüzcü Çoşkun veya gazozcu Nuri tam becerecekken, yakışıklı Aktör gelir kızı kurtarır, sonrasında tecavüzcülerin zorla yapacakları işi, kızın gönlüne, “seni milletveikili, belediye başkanı, hakim, savcı, iş adamı, vs. sıfatlı kişilerin hanımı yapacam” diye girip gönül  rızası ile hallediverir. Kız için sonuç aynı olmakla birllikte birinde rıza diğerinde zorlama mevcuttur.

BM’ler de 5 Veto hakkı olan ülkeler; ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa dünya’da ençok silah satan ülkelerdir (İngiltere 4. Sıradaki yerini Fransa’ya kaptırmış, Çinde 5. liğe gelmiştir, Almanya 3. Sıradadır).

Şöyle kİ; ABD’nin dünya silah pazarındaki payı  %30, Rusyanın payı ise %26 dır. Almanya %11’le 3, Fransa % 6 payla 4.cü, buyıl İngiltere'yi ilk 5'in dışına iten Çin, dünya silah satışının yüzde 5'ini gerçekleştirmektedir.

Hakim, savcı ve cellat! olan insansız hava araçlarında ise son durum

Dünya silah satışının en önemli kalemlerinden biri insansız hava araşlarıdır. 2008-2012 yılları arasında 12 ülke, 31 ülkeye 353 insansız hava aracı sattığından dolayı bu araçlar giderek önemini ve Pazar payını artırmaktadırlar. En fazla insansız hava aracı satan ülke ise 114 adetle İsrail, onu sırasıyla ABD 76, İtalya ise 40 adetle takip etmektedir.

Bu insansız havaaraçları uzaktan kumanda merkeziyle yönetilmekte, sadece teröristlerin (ki terörist tanımıda her kese göre değişmekte) değil masum insanların canlarıda, elinde o joystiği tutan kişinin o günki moral mativasyonuna göre hedef olmakta ve çoğu zamanda can vermektedir.  Öyle ki bu kumanda merkezlerinde joystiği elinde tutan kişiler hem avcı, hem hakim, hem savcı ve hemde infaz memuru yani cellattırlar! Joystiğe tıkladıkları anda mermi hedefe gitmiş, ok yaydan çıkmış ve çoğu zamanda masum insanlar katledilmiş olmaktadır.

Bu haliyle birnevi atari salonlarındaki sanal oyunların, canlı hedeflere, gerçek mermi atan ve onları katleden gerçek versiyonudur.

SİSİ’nin Tankları

ABD’ de Mısır'a 2011 yılında 45 adet M-1A1 tankı sattı ve 125 tane tankın satışı için de anlaşma yaptı. Bu tanklarda geldi, yani SİSİ’nin devrim tankları SAM amcasından.

ESED’in kimyasal silahları

Suriye silahlarının %75’ini Rusya’dan alıyor. Olaylar başladığından günümüze Suriye’de -açıklanan rakamlar doğrultusunda- ölen 100 binden fayla insanın istatistiki olarak enaz %75’i olan 75 bin kişi Rus silahları ile öldü.

İngilterenin bu yılın başına kadar Suriye’ye kimyasal silah üreten bazı maddeler sattığı gerçeği artık çuvala sığmayan bir mızrak. Kaldı ki Mısırın 1973’ e kadar geliştirdiği ve Irak hükümetinin 1983’de 12 milyon dolara yeniden faaliyete sokturduğu Sarin VX gaz fabrikalarından Suriye’nin 6 milyar dolarlık ürün aldığı, Mısır’daki bu fabrikaların kapanmasından sonra birçok bilim adamının da Suriye’ye geçtiği zaten bilinen bir gerçek. Son saldırıda ki MİT raporlarına göre saldırı Rus yapımı FROG-7 ve/veya M600 füzeleri ile yapılmış. Yani bu iş’de İngiltere, Rusya, Çin ve Mısır’ın parmağı var.

Oyunun Kuralı

Bu Mütecaviz Kadılar oyunun kuralını şu şekilde kurmuşlar;

-          Varlıklarınızın büyük bölümüyle iç ve dış düşmanlarınıza karşı bizden silah alacaksınız!

-          Böylece sizin vatandaşınıza altyapı, üstyapı, sağlık, eğitim vs refah sağlaması gereken para benim halkıma gelmiş olacak!

-          Yeri gelirse birbirinizi yiyin, kendi halkınızı katledin ama oyunu kuralına göre oynayın, öyle 1-2 kimyasal bomba sallayıp, halkı topluca katletme korkusu ile sindirip oyunu daha başlamadan bitirmeyin!

Ya ne yapalım?

-          Bizim verdiğimiz silahlarla birbirinizi aylarca, yıllarca;

-        öldürün!

-        Yaralayın!

-        Sakat bırakın!

Niye?

-          Ne kadar çok ölen olursa o kadar çok organ nakli için organ alacaz,

-          Ne kadar çok insan yaralanırsa o kadar çok ilaç satacaz,

-          Ne kadar çok insan sakat kalırsa o kadar çok protez satacaz,

Yani silah sattık savaş yan sanayisinin ilaç kolundan da yararlanalım, biizim halkımızın refahı için sizin ölmeniz, sakat kalmanız, yaralanmanız layım.

Sizin iktisadi ve sosyal refahınız için bizim ölmemiz, yaralanmamız veya sakat kalmamız yeterli mi?

Tabii ki değil!

Ya daha ne?

o        Köprüleri, yolları, fabrikaları, evleri, santralleri, barajları yıkın,

o        Hastahane, han, hamam bırakmayın,

o        Hatta ormanları, dağları, tarlaları yakın,

o        Gölleri, göletleri, akarsuları zehirleyin,

O niye?

-          Niye olacak, savaş sonrası;

o        Birbirinizi gebertmekten bıkıp usandığınızda sizi Coşkun ve Nuri’den kurtarmış ülkeler olarak gelecek, gönül rızanızla, alkışlarla karşıladığınız için tüm doğal zenginliklerinize el koyacak, sizleri barıştırıp kendimize uydu bir hükümet kurduktan sonra ülkenizi yeniden imar etmek için;

§        İş makinaları,

§        Teknik ekip ve ekipman,

§        Santraller, tramvaylar,

§        Otobüsler,

§        Tanklar,

§        Uçaklar

Hülasa herşeyi yeniden size satacak ve böylece Kadıların halkı, halkların efendileri daii refahlarını garanti altına almış olacaklar da ondan.

Evet, Suriye’deki olay aynen budur. Esed, kimyasal silah atıp 1500 masum cana kıyarak oyun kurallarının dışına çıkmıştır. Kırmızı kart gerektiren bir hareket yapmıştır. Oyunu kuralına göre oynadığı süre zarfında 100 bin can kaybı olmuş ama tepki bu denli olmamıştır. Çünkü yıkımı ne kadar ağır olursa getirisi de o kadar çok olacaktır. Öyle kansız, serumsuz, ilaçsız, yıkımsız savaş olmaz. Yukarıdaki devletler onca zahmet edip silah üretmişler bunların birbirlerine karşı denenmesi, hangisinin nerede zayıf ve güçlü olduğunun kanıtlanması için tahrip olacak saha ve ölecek veya yaralanacak, sakat kalacak insan gerekmektedir.

98.500 kişinin ölmesine ses çıkarmayacaksın, 1500 kişi gayla öldü diye dünyayı gaza getireceksin. Hatta, bu maç böyle olmuyor, elindeki kimyasal silahları abin Rusya’ya ver ve maça devam et, 100 bşn hatat 200 bin kişi daha ölmüş, 3 milyon değil 6 milon göç etmiş, ülke baştan sona sakat, dul, yetim, öksüz kalmış, fuhuş, tecavüz, yaralama, hırsızlık,... say say bitmez artmış, koskoca bir ülke yanmış önemli değil.

Önemli olan 9 kusurlu hareketten biri olan kimyasalı kullanma.

Yoksa ölmeye ve öldürmeye devam,

Çünkü ağlarsa Ahmedin, Mehmedin, Ayşenin, Zeynebin anası ağlıyor,

Atılan her mermi, duyulan her feryat bu ülkelerin iktisadi refahın akatkı sağlıyor!

Suriyelinin feryadı, silah satan ülkelerde ki toplumun yüksek refah seviyesine ve sevinç kahkahasına dönüştüğü müddetçe ölmeye ve şldürmeye devam!