Yazar Annabel Streets,  “Sağlıklı ve Mutlu Olmak İçin Yürüyüş Yapmanın Şaşırtıcı Bilimi” alt başlıklı, kitabında, yürümenin faydalarını bilimsel temeller eşliğinde anlatıyordu. Bu bölümler arasında bir paragraf da şöyleydi:

“Babamın hiç beklenmedik bir şekilde kalp krizi geçirip aniden vefat etmesinden sonraki haftalarda ya çılgınca meşgul ya da tamamen bitkin oluyordum. Yürüyüş yapma fikri son derece iddialı geliyordu.

Oysa en çok hareket etmemiz gereken zamanlar, iç mekandaki kasvetin yoğun ve duygusal yorgunluğun olduğu zamanlardır. Keder, tıpkı stres gibi vücutta iltihaba neden olur, bağışıklığımızı azaltır. Hepimizde strese ve toksinlere maruz kaldığımızda beynimiz tarafından dışarı pompalanan glutamat vardır. Dolaşımda çok fazla glutamat olması kalp hastalığı, diyabet ve kısa yaşam için bir biyobelirteçtir.”

Çıkabileceğimiz bir yürüyüşün uzun olması gerektiği inancı insanı yürümekten alıkoyuyor olabilir diye düşünüyorum.

Oysa, araştırmalar göstermiş ki, 12 dakikalık bir egzersiz glutamat düzeyini %29 oranında düşürüyor. Yani, kalp atışlarını hızlandırabilen, tempolu 12 dakikalık bir yürüyüş aslında amaca yeterli gelebiliyor. Evet sadece 12 dakika!

Sabahları ilk iş olarak yürüyenler hem fiziksel hem zihinsel çok faydasını gördüklerini söylerler...

Çoğu filozof ve sanatçı için “şöyle iyi bir yürüyüşçüydü, böyle çok yürürdü” diye anlatılmasının da mantıklı bir temeli var; o da insanın hareket hâlindeyken daha yaratıcı olabilmesi.

Onun açıklaması da şöyle: Hareketle beraber, zihnimizde ağlar ve yollar açıldıkça düşünceleri, anıları, duyumları yakınlaştırıp, uzaklaştırabiliyoruz ve birden çok deneyimden yararlanarak yaratıcı düşünceyi kolaylaştıran yeni bağlantılar kurabiliyoruz.

Bazıları ise yürüyüş yapamamalarının nedenleri olarak, şehirlerindeki yayalara yer ayrılmamış dar kaldırımlarını, coğrafi yapı olarak inişli çıkışlı zor yolları veya uzun süren çetin iklim koşullarını öne sürebiliyor. 

İşte tam da burada “irade” ve "elde edilecek fayda”ya olan inanç devreye giriyor.

Yazıya ünlü bir düşünür ile başladık madem yine öyle bitirelim..

Fransız düşünür Frédéric Gros’nun ''Yürümenin Felsefesi'' kitabında geçtiği gibi;

"Yürümek söylenti ve yakınmaları aniden susturur; içimizde durmadan başkalarını eleştiren, kendini değerlendiren, yorumlayan, izaha yeltenen sonu gelmez kendi kendine konuşmaları bitirir.

Yürürken belki de adına 'mutluluk' diyebileceğimiz bir şeyi yakalarız." 

Hepimize sağlıklı, çok mutlu, yürüyüş dolu bir haftasonu diliyorum.