Memleketimiz Sinop'ta yıllardır süregelen "denize birçok noktadan direk lağım dökülme vakası" veya "Şehir içi trafiğini, kuzey bandı çevre yolu ile rahatlatma projesi" veya "Aynı projeyle aynı kuzey bandında kente artık yetemeyen yeni ek sosyal alanlar düşüncesi" gibi gibi benzer kronik sorunlarımız büyük üniversitelerde ders konusu olarak işlenmeli bence..
Ama çevre veya inşaat mühendisliği, mimarlık gibi teknik bölümlerde demiyorum.. Psikoloji, Sosyoloji, Felsefe gibi sosyal bölümlerde diyorum...
Çünkü bu konuda bence iki kelam etmesi gereken, olumlu olumsuz eleştiri, fikir veya proje önerileri dile ve gündeme getirmesi gereken İl kurum yöneticileri, Ar-ge bölümleri, strateji bölümleri, STK lar, Çevre Derneği, Mesleki Oda Yönetimleri, Otelciler İl Dernekleri, Turizm İl Dernekleri, Mimar Mühendislik İl Odaları, Yüzlerce İstanbul Ankara Avrupa vb Sinop Dernekleri, Siyasiler, İlin sosyal kültürel yönden ileri gelenleri, kanaat önderleri vb ne bileyim hiç kimse hiç ses etmiyor..
Belki siyaseten aynı görüşte olup o kurumun bir yanlış tutumunu eleştirdiginde bu defa o siyasi görüşü komple eleştirmiş gibi olurum en iyisimi susayım çekincesinden..
Belki yarın birgün ben siyasi aday olur da bunu ben yapıp ben kahraman olurum hem olumlu olumsuz eleştiri getirmeyip siyasi davranayım kıt fikrinden..
Belki yazın nüfus daha artıp bu kronik sorunlar ayyuka çıkıp yaz sonu nispeten azalmış gibi göründüğünden ( ki artık yaz veya kış farketmez nüfus ve sorunlar aynı düzeyde seyretmeye başladı.. )
Belki boşver Sinop gelişmesin, beğenip rahat edip kimseler gelmesin bu kent böyle küçük kalsın bize kalsın sadece biz yönetelim bencil düşüncesinden..
Belki yoğun işsizlik nedeniyle yurt içi ve yurt dışı tarih boyu yaşanan ve yaşanmaya devam eden iş kaynaklı göçler nedeniyle, ülkemizin en yaşlı nüfusu olan illerin en başlarda gelmesi sebebiyle, geneli yaşlı vatandaşlarımızdan oluşan nüfus, çok şükür emekli aylığı yatıyor zaten, aman kaç yılımız kalmış belli değil bundan böyle, projeyle gelişmeyle büyümeyle işim yok, kalabalık olmasın az nüfus kalsın kafa dinlensin denildiğinden..
Belki de 3 bir tarafı deniz olan şehrimiz insanımızı bu engin mavi ve yeşil atmosferde sanal bir mutluluk sanısına sokup, aynı gerçekte mutsuz birinin sosyal medyasında, baksanıza gülüyorum sürekli, ben çok mutluyum bakın çok mutluyum.. paylaşımları gibi biz Sinoplularda ne zaman bir mikrofon uzatılsa, fuara katınılsa, bir istatistik sorusu sorulsa; Hiçbir sorunumuz eksiğimiz yok çok mutlu şehiriz bakın çok mutluyuz diyoruz..
Belki şehrin eksik yönleri ve gelişime açık yanlarını her ay düzenli tartışıp, çözüm önerileri oluşturup gerekli mercilere ulaştıran bir Sinoplu sivil tecrübeli kanaat önderlerinden oluşan Sinop Yüksek İstişare Kurulu gibi bir durum gerçekleşemediğinden,
Belki bir siyasetçi bizim adımıza bize hizmet için oraya seçtiğimiz gelip nasılsınız ? Bir aksilik var mı? Diye sorduğunda çekinip sadece fotoğraf çekinip Sinop yerine sadece kişisel tayin, torpil, isteğimiz bireysel taleplerle yetindiğimizden,
Belki de Hepsi..
Durum böyle olunca da bu kronik sorunların tartışıldığı öneri fikir projeler konuşulduğu gündem oluşmuyor, oluşamıyor..
Günler haftalar aylar yapay gündemler ile meşgul oluyor. Ve dolayısıyla bu projelere Ankara'da kaynak bulacak kafa yoracak siyasiler de, yerel siyasiler de veya ilde ilgili kurumları yönetenler de baksanıza Sinop'un gündemi bu değil demek ki kardeşim şehrin, bir ses de yok, talepte de yok, sorun ve çözüm önerileri de yok demek ki diye Nasrettin Hocanın filleri misali konuyu önemsemeyebilirler, üretime icraata geçemeyebilirler...
Sadece şehrine duyduğu sorumluluk gereği hissettiği gazetecilik refleksi sayesinde vatandaşın arada bir ilettiği bu birkaç videoyu yayınlayan yerel gazeteci arkadaşlarımız sayesinde, o da altına aslında Sinoplular yazmayıp Sinop dışında yaşamını sürdüren ve o yaşadığı şehirlerde daha sağlıklı kaliteli bir yaşamın mümkün olduğunu fark eden ve vatanı Sinop'un da ilerlemesini daha iyi huzurlu olmasını isteyen kişilerin birkaç yorumu sayesinde kısa süreli de olsa gündeme gelmiş gibi oluveriyor hepsi bu...
Sinop'un daha iyi olması adına yorum yapan fikir sunanların, yazı yazan, söz söyleyenlerin, memleket duyarlılığı olanların Diyojen gibi, Tarzan Kemal gibi farklı görülmeyip, ötekileştirilmeyip, DELİ muamelesine maruz bırakilmadığı bir Sinop dileğiyle..
Çünkü bir gelişim bir değişim olabilecekse ancak bu sayede olur.
Gönülden Selam ve Saygılarımla..