“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Atalarımız, hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bilmemiz gerektiğini ne güzel ifade etmişler. Bu açıdan bakıldığında, sağlığı korumanın ve sağlıklı günlerin değerini bilmenin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

TÜİK’in yapmış olduğu araştırmalara ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Arif Verimli’nin bir söyleşisinde belirttiğine göre, Türkiye'de yaklaşık 15 milyon psikiyatri hastası bulunmaktadır ve bu sayı ile dünya genelinde ikinci sırada yer almaktadır.

Bilim insanları, ruh sağlığını bozan etmenler konusunda yaptıkları araştırmalarda şu faktörleri tespit etmişlerdir:

  • Genetik yatkınlık

  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması

  • Bakteri, virüs ve mantar enfeksiyonları

  • Kötü beslenme

  • Hareketsiz yaşam tarzı

  • Sigara ve alkol kullanımı

  • Stres ve psikolojik faktörler

  • Çevresel etkenler

Bana göre insan psikolojisini en çok etkileyen faktörler; ekonomik sıkıntılar, çarpık kentleşme ve çevresel olumsuzluklardır. Şimdi bu faktörlere kısaca değinelim:


ÇARPIK KENTLEŞME FAKTÖRÜ

Çarpık kentleşme, şehirlerin herhangi bir denetim veya planlama olmadan rastgele, kontrolsüz ve düzensiz şekilde büyümesidir. Bu kontrolsüz büyümenin temel nedeni daha fazla para kazanma hırsıdır.

Avrupa’da durum farklıdır. Orada her şeyden önce insana saygı, çevre sağlığı, hukuk ve yeşil alanlara önem verilmektedir. Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki; Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkelerde bu değerlere yeterince önem verilmediğinden çarpık kentleşme kaçınılmaz olmaktadır.

Ülkemizde binalar sıkışık ve estetikten yoksundur. Karşı binadaki insanlar birbirlerinin evinin içini rahatça görebilmektedir. Mahremiyet kavramı adeta yok olmuştur. Balkonlara çıktığınızda karşınızda sadece beton görmektesiniz. Yeşil alanların eksikliği, toplumun ruhsal yapısını olumsuz etkilemektedir. Günlük yaşamda insanların ne kadar agresif olduğunu yazılı ve görsel basından sıkça görmekteyiz.

Ayrıca çarpık kentleşmenin iklim değişikliğine neden olduğu da bilimsel verilerle kanıtlanmıştır.


EKONOMİK FAKTÖR

İnsanların ve toplumların ruh sağlığını bozan en önemli etkenlerden biri de ekonomik zorluklardır. Ekonomi bozulduğunda, depresyon gibi ruhsal rahatsızlıklar artar; şiddet, suç ve gayri ahlaki davranışlar toplumsal düzeyde yaygınlaşır.

Yüce Allah, insanların birbirine yardım etmesini emretmiş, mallarının zekâtını vererek toplumsal dengenin korunmasını sağlamıştır. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) de şöyle buyurmuştur:

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”
“Bir Müslüman, bir başka Müslümanın sıkıntısını giderirse, Allah da kıyamet gününde onun sıkıntısını giderir.”

İslam dini paylaşmayı öğütler. Fakat ne yazık ki bugün herkes yalnızca kendi gemisini kurtarma derdine düşmüştür.
“Beni sokmayan yılan bin yaşasın” anlayışı, toplumun dayanışma ruhunu zedelemektedir. Oysa bir gün o yılan hepimizi sokabilir.


ÇEVRE FAKTÖRÜ

Yine atalarımızdan güzel bir vecize:

“Aslan yattığı yerden belli olur.”
“Güzele bakmak sevaptır.”

Ancak günümüzde ne aslan gibi yerler kaldı ne de güzelliklere bakacak ortamlar. Allah’ın kulları için yarattığı doğanın kıymetini bilmiyoruz. Doğaya ve insana olan saygımızı yitirmiş durumdayız. Saygısını kaybeden bir toplum ise, yaşam gücünü kaybetmiş demektir.

Doğal ve estetikten uzak çevre düzenlemeleri, insanın ruhsal olarak dinginleşmesini engeller. Sizce bu ortamda bir insan ruhunu ne kadar dinlendirebilir?


PEKİ NE YAPMALIYIZ?

  1. Hükümetler, sağlık alanına yeterli bütçe ayırmalıdır.

  2. Tüm okullara yeterli sayıda psikolog atanmalıdır. Bu sayede gelecek nesillerin ruhsal sorunları erken teşhis edilebilir.

  3. Çocuklara ve gençlere çevre bilinci kazandırılmalıdır.

  4. Şehirlerde daha fazla yeşil alan oluşturulmalıdır.


Çağ açıp çağ kapatan Ey Türk! Titre ve kendine gel!
Senin gibi asil bir millete sürünmek yakışmıyor.
Kalkınma, ancak sağlıklı bir toplumla mümkündür.

Selam ve saygılarımla.