Cephaneliğin infilak etmesiyle gemi bir enkaz halinde havaya yükselip denize döküldü. Bu büyük kahramanın vücudu toz haline gelip Karadeniz’in sularına serpildi.

Gemi enkazı bugün DSI dinlenme tesislerinin önünde on dört metre derinliktedir. Artık savaş meydanında iki Türk gemisi kalmıştı. Buna rağmen Osman Paşa teslim olmayı aklından bile geçirmiyordu. Cılız da olsa top atışını sürdürüyorlardı. Aslında aslında savaş kırkbeş dakika sürmüştü fakat Rus kalyonlarına, Liman ağzını tutan iki firkateyn’de katılmış böylece kalan iki Türk firkateynine 360 top namlusu otuz dakika daha ölüm kusmuşlardı.
Daha önce suya indirdikleri asker dolu filikalarda ki Rus denizciler; Denize dökülmüş yüzerek kurtulmaya çalışan çoğu yaralı Türk denizcilerini kanca ve balyozlarla parçalıyor ya da üzerlerine yanıcı maddeler döküp yakıyorlardı. Uzaktakilere tüfek ve toplarıyla ateş edip vuruyorlardı. Demir halatları kesilmiş başıboş bir şekilde sürüklenen Avnillah II firkateyni buğün Mobil plajı olarak anılan mevkide Rus gemileri aborda olarak vücutlarının muhtelif yerlerinden yaralı Patrona Osman Paşa, Avnillah II’nin kaptanı Yarbay Ali Mahir Bey ve birkaç denizci; bu kahraman denizcileri esir alan Ruslar, Avnillah II firkateynini tutan ipleri kestiklerinde Avnillah II eski mobil tesislerin önünde sulara gömüldü, 23 metre derinliktedir. Bugün bu gemiden geriye birkaç tahta parçası kalmıştır. Mevkiisini koruyan Nesim-i Zafer firkateynine de rampa ederek aborda oldular. Rus firkateyn’leri iki geminin toplam personeli olan 950 kişiden geriye, Nesim-i Zafer’in kaptanı Binbaşı Yalovalı Hasan Bey, Üsteğmen Halil Bey ve iki gemiden geriye toplam 125 Türk denizcisi Kalmıştı. 
R. Yaşar Tarakçı Navek-i Bahri Firkateyni’nden arda kalan 20 Librelik çelik bir top namlusunu incelerken Nesim-i zafer firkateynini zaferlerinin anısına Sivastopol’a götürmek için alı koydular. Toplarını Sinop’a çeviren Ruslar Şehri yakıp yıktılar. Tabyaları da tahrip ettiler. Rus kalyonları armaları budandığı için seyir kabiliyetlerini yitirmişlerdi. Hasarları vardı su almaya başlamışlardı. Nakhimov’un kalyonuna 84 delik, Trisivyatitel bordasında 50 delik açılmış, direkleri tamamen kırılmıştı. Paris Kalyonunda ise 16 delik açıldı. Bu üç rus gemisi oldukca ağır hasarlıydı. Rus gemileri filikalarının yardımıyla Sinop Kalesinden 6 – 7 deniz mili uzağa çekildiler.
Savaş sırasında bataryalar yetersiz kalmışlardı. Kayseriye tabyası etkili olamadığı gibi, Gül-i Sefid korveti tam önünde karaya oturmuş ve iskele (sol) tarafına yatarak yanmaya devam etti ve yoğun duman nedeniyle tabya etkisini hepten kaybetti. (4 No’luBatarya’nın) barutu bittiği için ateş kesmek zorunda kaldı. Bir no’lu bataryanın iki adet top namlusu bugün tabyanın önünde, on dört metre derinlikte denizin dibindedir. Nedeni hakkında her hangi bir bilgi yoktur. (2 No’lu batarya) bugünkü Vira otelin doğusunda ve bitişiğinde yer almakta idi. Dairesel bir kuleden oluşan bu tabya alt katında onbir top mazgalı bulunmaktadır. Bu bataryalarla ilgili fazla bilgi bulunmamaktadır. Rusların Nisi Köyünde karaya çıktıkları 1 ve 2 No’lu tabyaları tahrip ettikleri rivayet edilmekte olup, Sinop’ta yaşayan Rumların, Rum asıllı Rus asteğmen Manto’nun yanında toplanıp ondan kendilerinin de Rusya’ya götürülmelerini talep etmeleri bu rivayeti doğrular niteliktedir.
Gül-i Sefid Korveti Kayseriye Tabyası’nın önünde karaya vurdu. Bu esnada Gerze önlerine uzanan geniş bir kavis çizerek rotasını tekrar batıya çeviren Taif Buharlı gemisinin kaçtığını gören, Kazul ve Kulerviç firkateynleri takibe koyuldu iseler de Taif daha süratli olduğu ve rüzgar üzerine gittiği için bu kabasorta yelken donanımlı gemilerin takip etme şansları yoktu. Akşamüstü saat 16:00 civarında Boztepe Burnu açıklarına ulaşan Taif, Prens Mençikov tarafında takviye olarak yolanmış olan Visamiral Aleksiyeviç Kornilof’un içinde bulunduğu Odesa, Kırım ve Khersoness isimli üç buharlı Rus firkateynleri ile Sinop Burnu’nun en doğu ucunda karşılaştılar. Taif İnce Buruna doğru yoluna devam ederken Rus Buharlı firkateynleri dönüp peşine takıldılar. Takip Sinop yarımadasının kuzey kıyılarına kadar takriben bugünkü stadyum önlerine kadar devam etti. (saatler ve izlenilen yol Rusların hazırladığı krokilerden alınmıştır.) Kısa bir topçu düellosunun ardından aldığı yaralara rağmen hızı sayesinde bu gemilerin takibinden de kurtuldu. Taif 5 Knot hız yapıyordu. Ayrıca üç direkli ve uskuna yelken donanımlı bir gemiydi.
Taif Ayancık önlerine geldiğinde geçenin karanlığı iyice çökmüştü. Sinop’un alevleri hala gökyüzüne yansıyordu. Dehşet verici bu görüntü uzunca bir süre arkalarında kıpkırmızı bir gölge gibi Taif’i takip etti.
Taif’i elinden kaçıran Amiral Kornilof Rotasını tekrar Sinop Limanına çevirdiği firkateynleri ile Limana girdiğinde Osmanlı donanmasından geriye sadece suyun üzerinde yanan enkaz parçaları ve şehitlerin cansız bedenleri yüzüyordu. Rus Karadeniz filoları komutanı Kornilof savaştan sonra gemilerini Sinop ile Gerze arasında kalan Demirci Köyü açıklarına filikaları ile çektirip 35 metreye demirleyen Amiral Nakhimov’un filosunun yanına gitti. Bu başarılarından ötürü Paris Kalyonuna çıkarak Nakhimov’u tebrik etti.
Sinop Limanında ki savaşta buharlı bir (Steaıner N Dockyard)  İngiliz nakliye gemisi yakılmış ve mürettebatından bir denizci hayatını kaybetmişti. Burada ayrıca altı Türk nakliye gemisi ve çok sayıda kayıkta yanmıştı.
Sivastopol limanında zaferlerini kutlayan Ruslar
1 – 2 Aralık 1853 günlerinde; Ruslar Sinop limanında gemilerini onarıp ve ağır hasarlı kalyonları Buharlı firkateynlerle yedekledi. Biran önce buradan uzaklaşmak istiyorlardı. Osmanlı kalyonları her an gelebilirdi. Taif vapurunun Osmanlı filosundan ayrılmasını; Osman Paşanın, yardım çağrısı için gönderdiği izlenimi yaratmış olabilir.
Sivastopol’a götürmeyi düşündükleri Nesim-i Zafer Firkateyn’inin çok su alması, top güvertelerinin çökmüş, alabandalarının dağılmış olması götürme fikrinden vazgeçmelerine neden oldu. Onları yavaşlatabilirdi. Firkateyni çektikleri mevkii de batırdılar. Bu gün Demirciköy mevkiinde 35 metre derinlikte yatmaktadır.
Rus gemilerinin onarımı devam ederken, Sinop’lu Rumlar, Rum asıllı deniz asteğmeni Mato’nun yanında toplanmış ve ondan kendilerinin de Rusya’ya götürülmelerini Talep etmişlerdi. Gerekçe olarak da Türklerin onlara saldıracağı korkularıydı. Manto kendisinin bu konuda bir şey söylemeye yetkili olmadığını Amiral Nakhimov ile görüşmelerini ve ayrıca Türklere karşı silahlanmalarını da tavsiye etti. Rumlar seçtikleri bir heyeti Nakhimov’la görüşmeleri için İmparotoriçe Mariya Kalyonuna gönderdiler. Kendisini ziyaret eden Rum Heyetinin heyecanla anlattıkları sakince dinleyen Nakhimov “kendisinin burada Türk filosu ile savaşmak için komutanlık yaptığını, buradan Rusya’ya, Sultan’ın tabiiyetindeki birkaç bin kişiyi götürmenin mümkün olamayacağını, eğer bunu yaparsa Rusya’nın bu hareketi dolayısıyla büyük siyasi güçler tarafından tehdit edileceğini” söyleyerek onları Sinop’ta kalmaya ikna etmiştir.