Sürekli sahada, halkının içinde olmaya gayret eden Sinop'tan bir sosyolog kardeşiniz olarak naçizane gözlemim; Atalarımız "bir musibet bin nasihatten yeğdir" demiş ancak görünen o ki maalesef biz ne bu sözü tam idrak edebilmiş ne de Adapazarı, Düzce ve daha önceki depremlerimizden gerekli dersleri alabilmişiz.

On ilimizi vuran, hepimizi derinden etkileyen bu büyük yıkım ve trajedi karşısında milletimizin karakteristik özelliği gereği yine az vakitte bol yardım için ünvan, makam, imkan bağımsız birleşebilmiş olmamıza seviniyor ama bari bu defa konunun ehemmiyetini anlayabilmemizi  ve kalıcı önlemler alabilmemizi diliyorum. 

İnsanların toplumların ve şirketlerin kıymeti zor zamanlarda ortaya çıkar. Ancak insana yaraşır bir yaşam, düzen inşa etmek ve öncelikleri buna göre belirlemek için illa zor zamanların gelişini beklememiş olmak gereklidir.

Ve şimdi umarım Cumhuriyetimizin 100. Yılını yaşamakta olduğumuz bu günlerimizde tıpkı Çanakkale, Kurtuluş Savaşımız ve sonrası gibi bir milat olur ve yine toplum olarak  bu çok önemli 5 maddede birleşebilmeyi ve odağımızda tutabilmeyi başarabiliriz. Ki bu yolda muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut...

Madde 1- Evrensel Değerlere Bağlılık;
Doğaya, canlılara ve insanımıza yakışır bir Türkiye için ihtiyacımız olan tüm kararları alırken akıl ve gönül terazimizden süzerek, ben yerine biz temelli ve ortak fayda gözeten vicdanlı adımlar atmalıyız.

Madde 2 - Sistem Oluşturma; Konular, şartlar, insanlar ve toplum arasındaki işleyişi anlama, anlam oluşturma ve bağları kurma  yeteneğimiz olmadan istediğimiz kadar ehil olalım, bütünün cahili olduktan sonra bir arpa boyu yol kat edemeyiz. Karmaşık mevzuları basit halde çözemeyiz belki evet ama tüm bu karmaşadan sistem düşüncesi ile müthiş bir ahenk ve katma değer üretebiliriz.

Madde 3 - Liyakat; Bu topraklar tarih boyu  müthiş yetenekli, donanımlı ve değer oluşturabilecek insan kaynağına sahipti, bu kabiliyetli insanlarımızı kurumlarımızda veya şirketlerimizde ezmeden, üstlerine gidip illa sadece dediklerimizi yapmalarını beklemeden veya diğerlerinin işten kaçtığı görev dışı bir dolu  angarya yük bindirip bezdirmeden, yeni değerler üretebilmeleri için imkan ve yetki vererek motive etmeliyiz. Ayrıca öğrenmeyi gelişmeyi ve ilerlemeyi hayatın olmazsa olmaz bir parçası haline getirmeli yeni nesillerimizin sadece sadakatli yerine aynı zamanda liyakatli olması,hatta sürekli başımıza yeni icatlar çıkarması teşvikleri ile adeta köy okulları dönemindeki gibi seferberlik ilan etmeliyiz. Atamızın bizlere öğüdüne kulak verip "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeliyiz."

Madde 4 - Denetim; Almanların fabrikalarında yazan sevdiğim bir sözleri var; "Güven iyidir ama denetim daha iyidir", denetim mekanizmasının sağlıklı çalışması hem prensipleri ve standartları korumayı hem de gelişimi canlı tutar. Özel şirkette, kamuda, STK'da her nerde olursa olsun denetimin olmadığı yerde zanlar ile hareket ederiz zanlardan ise sadece zaafiyet üretiriz. Denetim sistemimiz sağlam olmalı, uygun olmadığında yaptırımlar devreye almalıyız.

Madde 5 - Eşitlik ve Adalet; Koyulan kurallar ve kurulan sistem başta dediğimiz gibi isim, makam, rütbe, mevkilerden bağımsız herkes için aynı şekilde hakkaniyetli şekilde işletilmesine hayati önem vermeliyiz.

Henüz acımız çok taze, sarılacak çok yaramız yapılacak çok işimiz var ! Yolumuz ne 100 metre depar koşusu ne de maraton, her birimize  çapımız dahilinde çok görev düşüyor. Ben şahsen Birol olarak bu yukarıda saydığım 5 madde çerçevesinde, gerek ticari gerekse gönüllü faaliyetlerim esnasında harfiyen uymak suretiyle devletime ve milletime hizmet etme yolunda gayret göstermeye devam edeceğim.