SAATLER

“Güneşin doğmasıyla güne başlanır.” derlerdi hep.Oysa ki son yıllarda güneş daha doğmadan güne başlıyor bu jenerasyon… Bizi pek de beğenmeyen eskilerden daha mı çalışkanız yoksa?

 Bir saat ileri veya bir saat geri, ne yaparsak yapalım sabit olan gün ışığını değiştiremiyoruz, yani daha fazla aydınlanamıyoruz. Ya sabahtan kırpıyoruz biraz ya akşamdan…

Rivayete göre Benjamin Franklin cimrisinin icadı olan bu saatlerle oynama işi, 2016 yılından itibaren ülkemizde sürekli yaz saati uygulamasına geçilmesiyle birlikte birçok tartışmayı da beraberinde getirdi.

Sürekli yaz saati uygulamasından beklenen elektrik tasarrufunun sağlanamadığına dair ciddi raporlarlar var. Bununla birlikte depresyon vakalarında son yıllarda ciddi artışlar saptandı.

Ben ise bu yaz saatini çok sever, kışın gelmesi ve saatlerin geri alınıp, günlerin  “kısalmasıyla” hüzünlenirdim hep. Ancak şimdi sabah erken kalkan herkes gibi o aydınlık sabahları mumla arıyorum.

Şikâyet ettiğim ama kurtulunca da mumla arayabileceğim başka neler var acaba hayatımda diye düşünüyorum.

Hepimiz geçmek bilmeyen saatler yaşamışızdır ve o saatleri mutlaka bir şekilde nihayetlendirmişizdir. 

Geri dönüp baktığımızda bitmesini istediğimiz zamanların mı yoksa zahmetli bekleyişlerle elde ettiğimiz  “kazanımların” mı daha değerli olduğu yine “zamanla” anlaşılmıştır.

Pazartesi sabahları gibi, ayrılığın ilk dakikaları gibi, kışın başlaması, tatilin son günü gibi hüzünlü saatler de mutlu saatler kadar ömrümüzden alıyor ancak ve şarkıda söylendiği gibi “saat bir türlü geçmezken yıllar hayatlar geçiyor.”

Zamanın izafiyeti bir yana gece ve gündüz saatleri arasındaki dengenin mutlulukla doğrudan bir ilişkisi var. Elbette ki güneş ışığının ve aydınlanmanın da…

Aslında hayattaki bütün dengelerin mutlulukla doğrudan ilişkisi var. O dengeden bir saat bile şaşmanın faturasından ise kaçış yok.

Güneş herkes için aynı doğarken,  günün saatleri herkes için eşitken,  gün sonunda herkes eşit fatura ödemiyor maalesef…

İstanbul akşamında trafik saatlerinde bunalan insanlar ve aynı saat dilimi olan Yemen’de gün sonunda açlıktan bunalıp  ağaç yapraklarını kaynatmak zorunda olan insanlar…

Aynı devirde, “şimdiki çağda”,  sıfır saat farkıyla  yaşananlar…

Gün içinde soğuk ve karanlığın en yoğun yaşandığı saatler aydınlığın en yakın olduğu saatlerdir. Bu saatlerin ardından güneş doğmaya başlar. Bu, her coğrafyada her anlamda  böyle yaşansa keşke…

Şimdi kış zamanı, faturalar yüksek gelir,  bir şeylerden tasarruf yapmak gerekir. Sabah aydınlanmamız ve  güneş ışığımız hariç…