Aynayı müşahede ettiğin de kendi batıni hakikatini seyrü temaşa edebiliyorsan kendi gerçeğine ulaşmışsındır.

Şayet kendini seyredemiyor, baktığın hakikate erememişsen bil ki gönül gözün hâlâ kördür. İşte bundandır başkalarının kusuruna, hakikatlerine sataşmaların. Zahirdeki suretine aldanan bir zavallı olarak ne kadar da acizsin bunu bile göremiyorsun. Hüsn-ü suretindeki o güzel hilkat ve sana imtihan için verilmiş tüm teçhizatın seni nasıl da aldatıyor bir bilsen...Dünya sevgisinin tozuna toprağına karışmış ahvalini görebilsen ahh keşke, ne kadar da komik, kendine acıyarak katıla katıla gülersin. Aynaya baktıkça eğriliği aynadan bilen sen!!!

Eğrilik ayna da değil, eğrilik; karanlık geceden daha da karanlığa gark olmuş ruhundaki surette. Kendine karşı oynadığın profesyonel oyunculuğundaki öz güveninin altında hüküm süren gizem, ıhtizan (sır) neydi de bu denli ustalaştın ? Hırslarına karşı çılgınca koşuşun hangi müsabakanın kapışmasıydı da başarı umuduyla nefsine köleliği tercih ettin ? Yaratılış kıymetini bilmekten ziyade nefsin arzusu için ye'sin kapılarını kapatmaya çalışan sen, hiç mi bilmezsin kıymetini ? Her şeyi elinden alarak yoksun bıraktığın, bütün değerlerinden tecrit ettiğin ruhunu, boşluğa ve yalnızlığa atmak mıydı sana cazip gelen ? Sesini susturduğun vicdanın yok mu ? İste etrafında yürüyor, yürüyor, yürüyor çığlığı belki de gökleri yarıyor, sesi semaya kadar uzanan vicdanı , sadece senin sağır kulakların duymuyor...

Öyle körelmiş ki basiretin; Sadece gayen malın, iyalin ve itibarın, ve gayelerinden ötürü kendi hakikatine karşı gafil kalmış sen ! Muhabbetle muhkemleştirdiğin iyalin, itibarın kefene ve iki metrelik çukura sığmayacaksa neyin telaşesi ve dağdası seni alıp götürdü? Hain egon seni yanıltıcı, düzmece ve tuzaksı oyunlarla uçuruma getirirken sen yine de ona dostluğu teklif ettin, hem de hakiki dostuna (ruh) ihanet ederek. Neydi, seni ruhuna karşı bu denli zalim kılacak kadar kârlı olan iş? Göremiyor musun, etrafında sinek vari uçuştuğun ve tekrar tekrar dönüp durduğun, o ışığına kapıldığın dünyevi rüya sana gaflet uykusundan başka ne kazandırdı ? Bu sinsi ve merhametsiz nefsin sendeki hoşgörüyü, zalimce kurgulanmış senaryolarla katlederken, hangi mühim oyalanma seni senden aldı da bu zalimliğe dur demek için yetişemedin?

Bunca gerçeğe rağmen düşüncelerindeki yinelemelerin, kusana kadar tepinmelerin, obur olan aç gözlerin, arzularına kavuşana kadar her şeyin mubah olduğu entrikaların...

Cây-ı dikkat caydırıcılığın, seni senden ve seni senin kimliğinden uzaklaştıran hayati üslubun, insanlık kıyafetini çıkarışların, çalkantılı ahvalin, binlerce hesap kitap eylediğin aritmetiğin, ebede kafa tutmuş, tarifi mümkün olmayan korkunç planların, ardı sıra gelen, alıp - verdiğin nefesin, işte henüz bir sonraki nefesin bile garantisi yokken, senin hunharca kemirdiğin malın-mülkün, düştüğün çukurda asalakça, koyun vari haykırışların ve mâlâyanisi olduğun mebahislerin... Eyy arayışların şâhı olan ahir zaman insanı ! Apar topar kovalayarak karanlık tünellere doğru koşturduğun ruhunun buhranından kaçışların ve senin bir düzine çelişkili hallerin, tüketmekte olduğun her şey bir gün bitecek, gücün seni terk edecek ve hikayenin sonunda zât'ınla baş başa hemhal olmak olacak. !!!

Matematiğin babası, Müslüman ilim adamı Harezmi'ye insan nedir diye sorulmuş, demiş ki;

İnsan güzel ahlaklı ise = 1 eder. Yakışıklı ise buna bir sıfır ekleyin = 10 eder.  Varlıklı ise bir sıfır daha ekleyin = 100 eder. Soylu ve neseb sahibi ise bir sıfır daha ekleyin= 1000 eder.

Ve Kamil insan bilir ki ;

• Nefsi için istediğini bir başkası içinde ister, bilir ki hasetlik ve çekememezlik duygusu ona hic bir sey katmaz. • Ahde Vefa gösterir , bilir ki sözünde durmanın, doğruluktan ve dürüstlükten şaşmamanın , elinden ve dilinden emin olunan kimse olmanın makamı pek yücedir. Verilen sözlere, anlaşmalara ve konuşulanlara her daim bağlı kalır. Çünkü onun için ağızdan çıkan söz senettir. • Kibrinden ve egosundan arınmış olur. Bilir ki kibir göklere yükselen duman gibidir. • Şahsiyetli ve onurlu yaşamı tercih eder. Bilir ki maneviyatına, kültürel değerlerine ve ilmi çalışmalarına ehemmiyet verenler şahsiyet sahibi kimselerdir. İnsanlar arasında uzlaştırıcı olur, yeryüzünde fitne çıkaranlarla yol almaz. • Adaleti kendine şiar edinir, zira bilir ki " kılıcın yapamadığını adalet yapar ! " • Yalandan sakınır, bilir ki yalanla sıdkiyyet aynı terazide tartılamaz. • Mazlum olana şefkat gösterir, bilir ki gerçekte insani duyguları taşımayanlar adil de olamazlar. Kısacası kimsenin yüreğine "yara" gözüne "yaş" diline "ahh" baharına kış olmaz.