TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayınlanan "Gassal" dizisinin dördüncü bölümünü izledikten sonra içimde tuhaf bir boşluk oluştu.

Yok artık, bir dizi beni böyle mi vuracak diye düşünürken, kendimi arabeskin kralı, sevilen sanatçımız Orhan Gencebay'ın kasedini arayan bir psikolojik vakaya dönüşmüş halde buldum.

Hani bazı diziler vardır, biter ve siz ne yapacağınızı şaşırırsınız...

Bu bölümde de sahneler devam ederken içimdeki boşluğu dolduracak bir şeyler aramaya başladım.

Beni teselli edecek, acıyı dindirecek çay mı demlesem, yoksa diziye biraz ara verip Orhan Gencebay'ı mı dinlesem?

Sessizliğin Derinliği

Dizinin bu bölümünde, "Kurtlar Vadisi"nin unutulmaz karakteri Abdülhey, bu kez "Mülayim Yağız" olarak karşımıza çıkıyor.

İsmi Mülayim olsa da hâlâ "sessizliğin içinde zoraki konuşan bir adam" havasında...

Yine suratı asık, ama bu sefer yanında silah yerine bir teyp var...

Peki o teypte ne çalıyor dersiniz? Tabii ki Orhan Gencebay’dan "Aklım Takıldı"...

Tesadüf mü, bilinçli bir gönderme mi, yoksa kurgu ekibinin "Abi, bir acı sahneye Orhan Gencebay koyalım da millet ağlasın" hamlesi mi? Bilemedim.

Loş Bir Odada, Teypten Yükselen Hüzün

Mekân, loş bir oda. Arkada bir masa, masada bir teyp... Ve Mülayim... Onun karşısında gassal Baki, Nihan ve cenaze nakil aracının şoförü...

Teypte aşkın en sancılı notaları... Mülayim müziğe kendini kaptırmış. Arabesk, hem ruh yıkıyor, hem de bizim kalbimizi.

Mülayim'in öyle bir oturuşu var ki, sanki hayatın tüm çilesi sırtına binmiş, kendinden geçmiş ama bakışlarıyla "Ben buradayım" diyor. Koltuğun arkasındaki masa bile üzgün. Teyp zaten ağlıyor...

Orhan Gencebay "Aklım takıldı gözlerinin rengine..." dedikçe, aynada kendi gözlerime baktım: "Sen niye bu kadar derin hissettin şimdi bunu be adam?" dedim kendime. Sonra "Acaba ben de bir gassal mı olsam?" diye düşünmeye başladım ki, burada durdum.

Ölümü Değil, Yaşayan Hüznü Anlatıyor

Dizinin adı "Gassal", yani ölü yıkayıcısı. Ama dizi öyle bir yıkıyor ki, yaşayan ölü gibi kalıyorsun.

Bölüm bitince yüzümü yıkadım da kendime gelebildim. Çünkü ölüm bir yana, Mülayim’in teyp başındaki hüznü bana eski kasetçaları, Orhan Gencebay’lı aile yolculuklarını hatırlattı. "Hasan, arabayı sağa çekse de bir dua etsek Mülayim’e..." dedim içimden.... Sonra "Hasan kim?" diye düşünüp kendi kendime güldüm.

Aklım Takıldı

Gassal’ın dördüncü bölümü, "ölümle yüzleşmek"ten çok, "aşk acısıyla teyp dinlemek" konseptine göz kırpmış sanki.

Mülayim Yağız karakteri ise seyircinin aklına takılıyor, tıpkı arabeskin kralı Orhan Gencebay’ın şarkısı gibi...

Sizi bilemem ama benim aklım takıldı "Gassal'a"...

Dizide emeği olan herkesi ayrı ayrı tebrik ederim.