Hayvanlar, yüzyıllar boyunca insanların en iyi dostları olmuşlardır.

Evcil hayvan olarak veya bir şeyleri avlamak veya korumak için sahiplenilen bu sevimli yaratıklar hayatımıza çoğu kere renk katmış; gündelik yaşamda yorgunluğumuzu, birikmiş stresimizi üzerimizden almışlardır. Yani bir nev’i terapist vazifesi görmüşlerdir.

İnsanların yasal hakları olduğu gibi onların da haklarını koruyan bir kanun var malumunuz, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu.

Kanuna göre; evde hayvan besleyen kişiler, evde bulunan hayvanı Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe müdürlüklerine bildirmek ve kaydettirmekle yükümlüdür. 1 Ocak 2023’ten sonra sahibi belli olmayan, kayıt altına alınmayan evcil hayvan kalmayacak. Hayvan sahipleri ve belediyeler mikroçip taktırarak kimliklendirme çalışmalarını sürdürecekler.

Tarım ve Orman Bakanlığı, 1 Ocak 2021'den bu yana, 2022 yılı sonu itibariyle 1 milyon 429 bin 370 ev hayvanının kimliklendirilerek kayıt altına alındığını bildirmiş. Anlaşılan o ki; ülke genelinde sayılarının 10 milyon dolayında olduğu tahmin edilen sokak hayvanlarını kimliklerdirilme çalışmaları tam sürat devam etmesi gerekiyor.

Kedi, köpek ve gelinciklere mikroçip takılarak kayıt altına alınması için verilen süre 31 Aralık 2022 tarihinde doldu. Bu tarihe kadar evcil hayvanlarına mikroçip taktırmayanlara, kanun hükmü gereği bin 634 TL ceza uygulanacaktı.

Dijital kimliklendirme uygulamasında son günlerde yaşanan yoğunluk nedeniyle alelacele 'beyanname' imkânı getirildi. Evcil hayvan sahipleri 31 Aralık tarihine kadar yetkili kurumlara, yani Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe müdürlükleri ile serbest veteriner hekimlere beyanname verdiler ise 2023'te cezai işlemden muaf tutularak hayvanlarına mikroçip taktırabiliyor olacaklar.

At, Tavşan gibi hayvanları seviyoruz; evcil hayvanları daha çok. Korkmadan evimize alabiliyoruz. Hayatı ortaklaşa yaşayabiliyor, kırlarda birlikte koşabiliyor, cadde ve sokaklarda yan yana yürüyebiliyoruz.

Dünyada yapılan araştırmalar, insanlar ve evcil hayvanları arasındaki bağın zindeliği artırabileceğini, stresi azaltabileceğini ve sahiplerine mutluluk getirebileceğini gösteriyor.

Köpekler, sahiplerinin yaşamları üzerinde birçok olumlu etkiye sahipmiş. Çocuklarda sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimi etkilemekte, aktif bir yaşam tarzını teşvik etmekte, güçlü bir arkadaşlık bağı kurmakta ve hatta yaklaşmakta olan epileptik nöbetleri veya belirli kanserlerin varlığını tespit edebilmekteymiş. Köpekler ayrıca insanlarda stres ve kaygıyı hafifletmeye yardımcı oluyormuş.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) çoğu hanenin en az bir evcil hayvanı varmış. Hanelerin yaklaşık %38'inin bir veya daha fazla köpeği olduğu tahmin edilmekteymiş.  

Yabancı kaynaklardan öğrendim: Bir evcil hayvana sahip olmanın birçok sağlık yararı varmış.

Egzersiz yapma, dışarı çıkma ve sosyalleşme fırsatlarını artırabilirlermiş. Düzenli olarak yürümek veya evcil hayvanlarla oynamak kan basıncını, kolesterol seviyelerini ve trigliserit seviyelerini azaltabilirmiş.

Evcil hayvanlar, bize arkadaşlık ederek yalnızlığı ve depresyonu yönetmeye yardımcı olabiliyorlar. Bunu yaşayanlar, birde alanın uzmanı olan kişiler anlatıyor…

Çok yönlü bir hayvansever olan, aynı zamanda akıl/ruh sağlığı üzerine çalışmalarıyla tanınan Msr. Marion Janner de, köpeklerin bize çok çeşitli dersler verdiğini söylüyor: "Köpekler bizi koşulsuz sever. Bu sevginin sadeliği ve derinliği, günlük yürüyüşlerin sağlık yararları ve diğer köpek gezdiricilerle sohbetlerin sosyal zevklerinin yanı sıra sürekli bir keyiftir. Çocuklara sorumlu, fedakâr ve şefkatli olmayı ve değerli ama ne yazık ki sevdiğiniz biri öldüğünde bununla nasıl başa çıkılacağını öğretiyorlar.”

Öte yandan Amerikan Kalp Derneği, bir köpeğe sahip olmanın kalp hastalığı riskini bile azaltabileceğini belirtmiştir.

Bizi yoran ve güçsüz bırakan bir günün akşamında daha sakin, daha sağlıklı ve daha mutlu bir hayat için evcil hayvan sahiplenmek ve fırsat buldukça ona doya doya sarılmak en iyi ilaç/şifa olacağa benziyor.