ANADOLU’DA ERMENİ FAALİYETLERİ

Aslen Osmanlı Ermenilerinde milliyetçilik hareketlerinin başlaması XIX. Yüzyılın ikinci yarısı denilebilinir. Şöyle ki 1860’da Hayırsever Cemiyeti sonrası peşine Hayırseverler Cemiyeti, Araratlı Cemiyeti, Okul Sevenler Cemiyeti, Şarklı Cemiyeti, Kilikya Cemiyeti, 1879’da Milliyetçi Kadınlar Cemiyeti, 1880’de Silahlılar Cemiyeti, peşine Ermeni Vatanseverler Birliği, Ermenistan’a Doğru Cemiyeti, Genç Ermenistan Cemiyeti, 1881’de Şurayı Ali Cemiyeti, 1882’de Karahaç Cemiyeti vb. kurulan bu derneklerin ortan amacı Ermenistan’ın bağımsızlığına kavuşması yanı sıra kurucularının çoğu Kafkasyalı Rus vatandaşı olan Ermenilerden oluşuyordu. Osmanlı Devleti topraklarında yaşayan gayrimüslimlere mahalli ve milli işlerde serbestlik imkanı genişçe tanınıyordu.

Ermenilerin politika ve siyasette rol almaları, dış güçlerce hürriyet ve miliiyetçilik kavramlarının aşılanması, dini ritüellerini Avrupa’da geniş kullanabilmeleriyle 1895 ve sonrasında Hükümete karşı baskıcı dayatmalara önem verdiler. Sosyalist Markist ve merkezci Hınçak Komitesi 1887’de Kafkasyalı Ermeni öğrencilerce kurulmasıyla İstanbul’da Hınçak Komitesinin şubesini açmak üzere, Cenevre’den Tiflisli Şimavon, Batum’dan H. Magavoryan, İran’dan S. Danielyan Trabzon’dan Rus Ermenisi Rupen Hanazad el birliğiyle şubesini açmış bulunarak Osmanlı Ermenilerini birkaç Rus Ermenisi temsil etmeye başlar.

Osmanlı çatısı altında beş asır birlikteliği bulunan Osmanlı Ermenileri maalesef dış güçlerin baskısı ve tahrikleriyle bağımsızlık yolunda birçok açık gizli faaliyetler yürütmüşlerdir. Hatta ki aralarında Türk yanlısı Ermenileri ayrıştırarak infazlar dahi gerçekleştirilir. Ermenilerce ilk katledilen Ermeni Avukat Haçik olmuş ve on beş yaşında bir Ermeni tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür ve daha niceleri..! İftiralarla devam eden başkaldırmalar örneğin; 1913 yılında Karahisar ve Suşehri’ni gezmek isteyen Merzifon Kolejinden Amerikalı öğretmen Huborg’u gezi dönüşünde öldürülerek Türkleri sorumlu tutmuşlarsa da altı ay sonra ki tahkikat neticesinde kargaşaya sebebiyet vermek gayesiyle Ermeni komitecilerle öldürüldüğü tespit edilir.

Zamane, Dahiliye Nazırı Talat Paşa, 4 Mayıs 1916 tarihli Berliner Tagblatt Gasetesinde ‘’ Ermeniler, Ruslar’ın isteğine bağlı olarak gizli planlar yaptılar ve suikastler hazırladılar. Van, Diyarbakır gibi ile yerlerde Türk yönetimine karşı isyan hareketlerinde bulundular ve Türk ordusunun geri ile bağlantısını kesmek için kalabalık çeteler oluşturdular. İngiliz ve Fransızların Çanakkale’ye çıkarma yaptıkları, Türk ordusunun o bölgeye ağırlığını verdiği sırada Anadolu’nun batı şehirlerinde Ermenilerin de isyancılara destek verildiği ve devlet düşmanlığı yaptıkları görüldü. Osmanlı Devleti’ne , Ermenileri düşman tarafından tehdit edilen eyaletlerden daha az tehlikeli olan bölgelere sevk etmekten başka çare kalmadı’’ belirtmişlerdir.

Elbet artık önü alınamaz hal alan Ermeni mezalimliklerine Osmanlı Devleti sevki kararlaştırılan Ermenileri, Musul ve Zor Mutasarrıflıklarının kuzey kısımlarına, Halep’in doğu ve güneydoğusuna, Suriye’nin doğusuna can ve mal güvenliği yanı sıra iaşeleri muhacir ödeneğinden desteklenerek sevk edilmişti. Batı Emperyalist devletlerince propaganda malzemesi yapılarak, Hükümet ve Kamuoyu nezdinde Hristiyan aleyhtarlığı ve Ermeni katliamı şeklinde algılatmıştır. I Dünya savaşına katılan düşman devletlerce Dünya’ya Ermenilerle ve diğer azınlıklar hakkında binlerce broşüri bildiri yayınlatarak yalan yanlış algı teorisi altında psikolojik savaşı da başlatmış oldular.

Ermeni propagandası ve Türk İslam düşmanlığında had safhaya ulaştıranlar bugün Dünya’ya barış, ahlak, erdemlikten bahsetmektedirler. Oysa ki zamane Sevk ve İskan Kanun-ı Muvakkat tüm Ermenileri kapsamamakta idi. Savaş cephelerine yakın kesimde bulunanları kapsamakta idi mamafih sevk bölgesinde bulunan Ermeniler den Katolik ve Protestanları, askerler ve aileleri, şimendiferler çalışanları, Reji idare çalışanları, Düyun-u Umumiye çalışanları, Ermeni asıllı mebus ve aileleri, yetimhane çatısındakileri, Ermeni öğretmenleri bu uygulamaya dahil değil idiler.

Ermenistan Devler Arşivlerinde saklı bulunan ve Kaçaznuni’nin raporunda belirtildiği gibi, Türk Hükümeti’nin görüşü desteklenerek soykırım yalanını çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. Kurtuluş savaşı sırasında Ermeni mezalimliklerini, Rusya ve Batı Devletlerinin yanı sıra ABD tarafından her türlü tahrik edilerek destek ve teşvik verildiği alenan belirtilmektedir. Türk Hükümeti’nin almış olduğu kararların ne kadar doğru ve real olduğu arşivlerde bulunmaktadır. Su uyur düşman uyumaz. Son yüz senedir uyutulanlar artık uyanma vakti..günaydın.

Araştırmacı Yazar-Tarihçi

Volkan Yaşar Berber