Peygamberimizin halleri ve tavırları vasıfları siyer ahlak ve , İslam tarihi kitaplarında anlatılmıştır.Fakat bu anlatılanlar daha çok peygamberimizin beşeri vasıflarını anlatmakta ,onun manevi yönünü insanlara  çok hissettirememektedir.Çünkü Peygamberimiz getirdiği din vasıtasıyla kendisine tâbi olanların her yaptığı amel den hissedar olmaktadır.Hatta yapılan iyi bir amel yapandan önce, "sebep olan yapan gibidir" sırrınca peygamberimize de  yazılmaktadır.Umum ümmetinin salavatı ve duaları peygamberimizin makamı mahmuda  çıkmasına vesile olacaktır. Elbette ki mirac'a çıkmış ,Cenabı Hakkı görmüş, kur'an-ı Kerim'de mübarek ağzından çıkan sözler için "o vahiyden başka bir şey konuşmaz "diye teyid edilmiş bir yüce zatın, bu manevi halleri siyer ve tarih kitaplarındaki üç - beş satırlık paragraflarda tam hissettirilemez  bu yuzden ,basit beşeri halleri ile insanların zihinlerinde  kalmış olur.Onun için beşeri hallerini dinlerken, okurken hürmetsizlik etmemek veya şüpheye düşmemek için arada bir başımızı kaldırıp peygamberimizin manevi makamını da düşünmemiz lazımdır ki  peygamberimize karşı edepsizlik etmeyelim  veya şeytanın vesvesesi ile şüpheye düşmeyelim

"Madem peygamberdir,habibullahdir ,alemler onun hürmetine yaratılmıştır .O zaman neden bu kadar sıkıntı çekmiştir . Allah buna neden müsaade etmiş ,neden habibini asm.korumamistır ,Peygamberimizde asm.allahin kudretini arkasına aldığı halde neden müşriklerin zulmüne maruz kalmistir  gibi şeytanın vesveselerine karşı koyabilelim .Konumuzu örneklerle anlatacak olursak;

Bir hurma ağacını düşünelim. Kocaman gövdesiyle ,renkli yapraklarıyla ve tatlı meyveleri ile göz önüne  getirelim. Bir de bu ağacın ilk başlangıcı, çıkış yeri olan tohumunu, çekirdeğini düşünelim .İkisi arasındaki görsel ve fiziksel farkları hatırımıza getirelim.İşte bu noktada nasıl olur da şu kocaman ,rengarenk ,süslü ağaç, bu küçücük, çekirdekten  çıkar dememek için çekirdeği gördüğümüzde o ağacı da düşünmemiz lazım.Yoksa ya şüpheye düşer veya o ağacı o çekirdekten bağımsız görerek bu harika süslerle  bezenmiş agacin o çekirdekten çıkmadığını iddia etmek zorunda kalırız .

Aynı şekilde bir tavus kuşunu düşünelim .Kudretten yaldızlı rengarenk tüyleriyle gözümüzün önüne getirelim Bir de tavus kuşunun kudret-i ilahiye tarafından ortaya çıkarıldığı yumurtayı düşünelim. İkisini karşılaştırdığımızda öyle bir kudret harikasının öyle bir kabuktan çıkması mümkün görünmüyor. İşte bu durumda şüpheye düşmemek veya inkar etmemek için o yumurtayı gördüğümüzde içinde saklı olan   tavus kuşuna da hatrımıza getirmemiz  lazımdır ki ,sonrasında şüpheye düşmeyelim.  Ve ya bu tavus kuşu bu yumurtadan çıkmamıştır diye inkara  gitmeyelim..İşte bu misaller gibi peygamberimizin beşeri yönleri aklımıza gelirken şüpheye düşmemek veya hürmetsizlik etmemek için onun manevi kutsi yönlerini de hatırımıza getirmemiz lazımdır.

Misal olarak hicreti hepimiz biliriz .Peygamberimiz mekkeli müşriklerin baskılarından dolayı istemediği halde, üzüntülü bir şekilde Mekke'den ayrılmıştır .İşte bu cümleye baktığımız da beşeri bir yön aklımıza geliyor ve diyoruz ki ;Allah rasulü asm.o kadar sıkıntı çekerken, Cenab-ı Hak neden buna müsaade etmiştir. Yukarıda söylediğimiz gibi manevi yönüne bakacak olursak Allah onu(asm) huzuruna alıp ,yedi kat sema'yı gezdirip,cenneti ,cehennemi gösterip  cemalullahla müşerref etmiştir .

Veya hepimizin malumudur ki açlık zamanlarında Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam karnına iki tane taş bağlamıştır.Şimdi düşündüğümüzde yeryüzünün en kıymetli varlığı olan peygamberimiz asm.neden böyle sıkıntı çekmiştir. Allah buna neden müsaade etmiştir .Kâfirler ,müşrikler lüks sofralarda hayvanı bir iştahla yemek yerlerken ,peygamberimiz asm.ve ashabı neden böyle imtihan olmuştur.İşte böyle düşündüğümüzde aklımıza peygamberimiz asm'ın üç kişilik bir yemekle yüzlerce kişiyi doyurduğu mucizede  hatırımıza gelmelidir.Sıradan bir beşer gibi yemek yediğini duyduğumuzda aklımıza  ona kızartılarak ikram edilen zehirli bir keçinin, beni yeme ben zehirliyim dediği mucize de aklımıza gelmelidir.

Uhud Savaşı'nda dişinin kırıldığı aklımıza geldiğinde , Taif'te taşlandıktan sonra Cebrail aleyhisselam'ın gelip "İstersen Allah  taifi iki dağ arasına  kapatacak ,helak edecek" demesi de aklımıza gelmelidir

Bir sefer dönüşü kolyesini kaybeden Hz Ayşe'yi kırmamak için orada konaklayan ,sabahleyin develerini kaldırdıklarında kolyenin, devenin altında olduğunu  gören, yani yanındaki kolyeyi Allah bildirmediği takdirde bilemeyen  bir beşeri hale sahip olduğunu duyduğumuzda , sekiz yüz küsür yıl sonra olacak olan İstanbul'un fethini de gaybi bir surette haber halini  de  hatrımıza getirmeliyiz.

Müşriklerin peygamberimize karşı olan alaycı tavırlarını,hakaretlerini  ,kahkahalarını duydugumuzda aklımıza peygamberimiz asm. ondan  ayrıldığı için herkesin gözü önünde ağlayan kütük parcasıda gelmelidir.

Unutmayalım ki ;Muhammedun beşerun la kelbeşer,Bel hüve kel yakuti beynel hacer

Hazreti Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir beşerdir, lakin diğer insanlar gibi değildir. Taşların arasında yakut ne ise Allah Rasulü de insanlar arasında öyledir.”