Dünya sustukça çocukların çığlıkları yankılanıyor Filistin semalarında.
Gazze’de bir lokma ekmeğe, bir yudum suya, bir damla merhamete muhtaç insanlar…
Ve insanlığın gözleri önünde işlenen bir cinayet var: Adı soykırım.
Bir ülke yok edilmek isteniyor.
Bir halk, topyekûn açlığa mahkûm edilerek yaşamdan silinmeye çalışılıyor.
Her sabah evler yerle bir oluyor, her akşam anneler bebeklerinin cansız bedenini enkazdan kucağına alıyor…
Bu bir savaş değil. Bu, uluslararası hukukun, ahlakın ve vicdanın katli.
Filistin’de bugün yaşananlar, sadece İsrail’in saldırganlığıyla değil, dünya devletlerinin ve uluslararası kuruluşların suskunluğu ile anlam kazanıyor.
Gazze’de bombalar kadar suskunluk da öldürüyor.
Açlık kadar umursamazlık da tüketiyor.
Saatler Ölümle Yarışıyor
Gazze’de yaşam her anını ölümle paylaşıyor.
Uluslararası raporlar gösteriyor ki, her 32 dakikada bir kişi bombalarla hayatını kaybediyor.
Her 2 saat 24 dakikada bir çocuk, yaşlı ya da hasta insan açlıktan ya da susuzluktan ölüyor.
Yani:
• Günde 45 kişi bombardımanla,
• Günde 10 kişi açlıkla yok oluyor.
Saat tik tak ilerliyor ama her tik, bir yüreği susturuyor.
Her tak, bir annenin ağıdına dönüşüyor.
Ve dünya, bu sessiz cinayete sadece bakıyor.
Açlık, susuzluk, çaresizlik…
Bir annenin çaresizliğini nasıl anlatabilirsiniz?
Kucağındaki bebeğin açlıktan gözleri donmuşsa,
İçirecek su bulamadığı için çocuğu böbrek yetmezliğinden ölüyorsa…
Bu sadece bir anne-bebek hikâyesi değil; bu, insanlığın iflasıdır.
Elektrik yok, ilaç yok, hastane yok.
Yoğun bakımda oksijen tüpü biten bir çocuğun son nefesi,
Bir insanlık çağrısıdır: “Neredesiniz?”
Ama dünya meşgul…
Spor organizasyonları, moda haftaları, ekonomik forumlar, diplomatik yemekler…
Çocuklar ölürken dünya vitrinlerine bakıyor.
Kadınlar parçalanırken karar mekanizmaları tweet atmakla yetiniyor.
Oysa her can, bir evrendir.
Her çocuk, bir umuttur.
Her yaşlı, bir tarihtir.
Ve her ölüm, bir cinayettir.
Bugün Filistin’de yaşananlar, sadece bir halkın değil;
bütün insanlığın sınandığı bir vicdan meselesidir.
Kimin ne kadar insan kaldığı, bu sınavda belli olacak.
Bu, bir dinin, bir etnik kimliğin, bir siyasî ideolojinin meselesi değil.
Bu, bir insanlık meselesidir.
Çünkü açlık, Müslümanı da Yahudiyi de Hristiyanı da ayırt etmez.
Susuzluk, hangi pasaporta sahip olduğunu sormaz.
Ve bomba, hangi dili konuştuğunu bilmeden parçalar çocukları.
Bugün vicdanlı kalmak, Filistin’i görmeyi gerektirir.
Bugün insan kalmak, Gazze’nin çığlığını duymakla mümkündür.
Bugün sessiz kalmak, suç ortaklığıdır.
Bugün tarafsız kalmak, zalimin safına geçmektir.
Ey dünya!
Her bomba sonrası toprak değil, çocuklar susuyor.
Her kurşun sonrası yürekler kanıyor.
Ve her sessizlik sonrası insanlık biraz daha yok oluyor.
Unutma:
Filistin’de bugün çocuklar ölüyorsa,
Yarın senin çocukların korkuyla uyanabilir.
Susma!
Çünkü sustukça bir halk değil, insanlık kaybediyor.
Durmuş ÇELİKTEN
Eğitimci - Yazar