Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılında Dünya Engelliler Günü olarak ilan edilen 3 Aralık’ta yine pek çok etkinlik düzenlenecek.

Kamu kurumları, belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları tarafından planlanan organizasyonların duyuruları çoktan yapıldı, tanıtım afişleri asıldı, haberler yayımlandı.

Engellilerin ulaşılabilirlik ya da erişilebilirlikle ilgili gündelik yaşamda karşılaştıkları sorunların tamamı ne yazık ki kamu kurumları ve belediyeler tarafından çözüme kavuşturulabilmiş değildir.

Engellilerin ve ailelerinin yaşadığı sorunları dar bir çerçeveye sığdırılıp, günü birlik düzenlemelerle, kutlama programlarıyla üzeri örtülmeyecek kadar ciddidir.

O yüzden 3 Aralık Dünya Engelliler Günü bir kutlama, eğlence, çiçek sunma günü olamayacağı açıktır.

3 Aralık, farkındalık günüdür; engellilikten ziyade engellenmekten kaynaklanan sorunlarla yüzleşme günüdür. Ve bugün, nüfusunun yaklaşık yüzde 15’inin engelli olduğu bir dünyada, bir güne sığmayacak derecede önemlidir.

Engellilerin bulundukları şehirde yaşadıkları sorunları ve zorlukları anlayabilmek için empati kurulması daha faydalı olacaktır. Engelliler ve onların ailelerinin yaşadıkları sorunlar şehirde yaşayan tüm insanların ortak sorunudur.

Sorunların çözüme kavuşturulmasında, zorlukların kolaylaştırılmasında “erişilebilirlik” kavramı anahtar bir sözcük olarak karşımıza çıkmaktadır.

Erişilebilirlik ya da ulaşılabilirlik sözcüğü ülkemizde 1995 yılından sonra kullanılmaya başlanmıştır. O yıldan sonra erișim, erișilebilir, erișilebilirlik sözcükleri araștırmalarda çok yaygın olarak karșımıza çıkmayı sürdürmüştür.

Bir yerden, bașka bir yere başkasının yardımı ve desteği olmadan bağımsız olarak tek başına istenilen sürede, ekonomik, güvenli, konforlu ve çevresine zarar vermeden gidebilmek, gidilecek yerin yakınına yaklașabilmek, erișilebilirlik sözcüğü ile tanımlanmaktadır.

Erişilebilirlik engellilerin olmazsa olmazıdır.

AK Parti hükümetince 2005 yılında çıkarılan Engelliler Kanunu ve 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile engellilere yönelik pozitif ayrımcılık güvence altına alınmıştır.

Bu güvence ile günümüzde engelliler, spor, sanat, edebiyat, sivil toplum, siyaset ve iş dünyası gibi hayatın her alanında sergiledikleri üstün başarılarla, azim ve kararlılıklarıyla hepimize örnek olmakta ve göğsümüzü kabartmaktadırlar.

Ülkemizde erişilebilirlikle alakalı yasal bir sorun bulunmamaktadır. Yönetmelikler, tebliğler, genelgeler gerektiğinde hazırlanmakta, yayınlanmakta ve 81 Vilayete gönderilmektedir.

Standartların oluşturulması için de çalışmalara devam edilmektedir. Ancak mevzuatın ve standartların sahada uygulanması maalesef arzulanan yeterlikte değildir. Sıkıntılar mevcuttur ve şikâyetlere neden olmaktadır.

Eğer şehirlerimizde erişilebilirlik hizmetleri, beklentileri karşılayacak yeterlikte sunulmuş olsaydı; eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, çalışma ve sosyal yaşamda kısaca yaşamın her alanında engellilik engel olmaktan çıkar, engelli bireylerin yaşam kalitesi bir çıta daha yükselirdi.

Sonuç olarak, 21. yüzyıl dünyasında başarısızlığın, dışlanmışlığın ve yetersizliğin nedeni engelli olma durumu değildir; engellenme durumudur.

Gelin, her türlü engelden uzak eşit, adil ve erişilebilir yarınlar için birlikte mücadele edelim.

Engelden uzak erişilebilir hayat hiç de zor değil.