Her yolculuğun bir başlangıcı, bir güzergâhı ve bir menzili vardır.
Ama bazı yollar vardır ki, asıl menzili kalplerde, hafızalarda, yarınların hayalinde başlar.
Kuzey Miras Yolu, işte böyle bir yolculuğun adıdır.
Bugüne kadar bu köşede sizlerle altı duraklık bir kültür, kalkınma ve hafıza hattını konuştuk.
Yalnızca doğayı, mimariyi, turizmi değil;
şahsi sorumluluğumuzu, ortak belleğimizi ve yerel kalkınmanın imkânlarını tartıştık.
Şimdi bu yazı dizisinin finalinde bir toparlama ve çağrı yapmak istiyorum.
Yolu Yapan, Yol Olur
Kuzey Miras Yolu bir “proje” değil, bir bakış açısıdır.
Bu bakış açısı diyor ki:
“Kimliğini yitirme, hafızanı koru, üretime sahip çık, kalkınmayı sadece betonla değil; anlamla inşa et.”
Bu yolun gerçek taşıyıcısı yerel halktır.
Köydeki kadının yaptığı tarhana, gençlerin düzenlediği doğa yürüyüşü, yaşlının anlattığı efsane…
Hepsi bu yolun bir parçasıdır.
Yani, bu yol halkla var olur; halkla büyür.
Altı Durak, Tek Hikâye
- Havza: Direnişin ve şifanın eşiği
- Vezirköprü: Doğayla tarihin kol kola yürüdüğü durak
- Durağan: Taşla, unla, keşkekle gelen üretim
- Saraydüzü: Sükûnetin ve bereketin kırsalı
- Boyabat: Taşın estetikle dansı
- Sinop: Yolun zirvesi, denizle buluşma noktası
Altı farklı karakter, ama ortak bir ruh:
Kültürel köklerden geleceğe uzanan bir kalkınma vizyonu.
Bu Yol, Birlikte Yürünmeli
Hiçbir başarı tesadüf değildir.
Hiçbir kültür kendiliğinden korunmaz.
Hiçbir rota kendi kendine marka olmaz.
Bu yüzden çağrım şudur:
- Yerel yönetimler
- Üniversiteler
- Kültür müdürlükleri
- STK’lar
- Medya temsilcileri
- Gençlik oluşumları
El ele vermeden bu yol yürümez.
El birliği olmadan, iz bırakan bir yürüyüşe dönüşmez.
Sadece Bir Güzergâh Değil, Yeni Bir Yöneliş
Kuzey Miras Yolu;
• Geçmişle barışmak,
• Bugünü anlamlandırmak,
• Geleceği birlikte inşa etmek için atılmış somut bir adımdır.
Bu yazı dizisi belki sona erdi ama yolun kıymeti ve çağrısı hâlâ devam ediyor.
Bir tabelayla değil, bir inançla başlar bu yürüyüş.
Son Söz Yerine: Bir Çağrı
Ben yazdım, siz okudunuz.
Şimdi sıra adım atmakta…
Belki bir genç, bu yazılardan sonra kendi şehrini yeniden keşfeder.
Belki bir yönetici bu vizyonu sahiplenir.
Belki bir gönüllü bu yolda yürümeye başlar.
Ve belki…
Bu satırlar, bir medeniyet koridorunun ilk taşlarını döşer.
Yol açıktır.
Gelin birlikte yürüyelim.
Durmuş ÇELİKTEN
Eğitimci - Yazar