Türkiye haritasının en kuzey ucunda, Karadeniz’in üç koluyla sarılmış bir inci gibi parlayan Sinop… Tarihiyle, doğasıyla, deniziyle ve insanıyla ayrı bir güzellik taşır. Ama bu güzelliğin bir başka rengi daha vardır: Mor ve beyaz. Sinopspor’un renkleri. Güneşin ufukla buluştuğu mor, Karadeniz’in köpüğü kadar ak beyaz… Bu renkler sadece bir formayı değil, bir şehrin karakterini taşır.
1970 yılında kurulan Sinopspor, yıllarca 3. Lig ve bölgesel liglerde mücadele etti. Her sezon, ekonomik zorluklara rağmen sahaya çıkan bir takım değil; sahaya yüreğini koyan bir halkın temsilcisiydi. Armasındaki iki yelkenli kupa, Sinop’un denizci ruhunun simgesi. Hırçın dalgalarla mücadele eden ama limanında huzur barındıran bir şehir gibi, Sinopspor da her dönem küllerinden doğmayı bildi.
Ve şimdi, 3 Eylül Çarşamba günü saat 16.30’da Sinopspor, Ziraat Türkiye Kupası’nın ilk ayağında Ordu 1967 ile karşılaşacak. Bu sadece bir maç değil. Bu, Sinop’un ulusal medya ile sahneye çıkışıdır. A Spor ekranlarında canlı yayınlanacak bu mücadele, Sinop’un PR(Tanıtım) tarihinde bir dönüm noktası olacak. İstanbul medyasının üç büyükler dışında konuşmadığı bir dönemde, Sinopspor’un adı Türkiye’ye duyurulacak. Kameralar Sinop’a dönecek, yönetmenler “Vira!” diyecek.
Bu yayın, Sinop’un tanıtımı için altın değerinde. Dolarların ve euroların konuşulduğu reklam dünyasında, bir futbol takımıyla milyonlara ulaşmak… Sinop’un doğası, tarihi, insanı ve ruhu ekranlara taşınacak. Bu fırsat, sadece Sinopspor’un değil, Sinop’un PR(Tanıtım) zaferidir. Burada mütevazilik yapmayacağım A spor yöneticileri ile konuşmam sonucu bu maçın naklen yayınlanmasını sağladım. Kimsede rol çalmasın lütfen.
Yeni yapılan stadyum, bu büyük güne hazır. Şimdi tüm Sinop ve ilçeleri, bu maça akmalı. Her yer mor beyaz olmalı. Çünkü bu renkler artık sadece bir takımın değil, bir şehrin sesi. Ve tarihin cilvesine bakın ki rakip Ordu’nun da renkleri mor beyaz… Ama bu maçta mor beyazın kalbi Sinop için atacak.
Haydi Sinop, haydi Sinopspor. Vira bismillah!