Sabri Türe Hoca İlimiz’in renkli simalarından bir tanesidir. Kefevi Camiinde görev yapıyordu. Günlük yaşantısında cübbesini üzerinden hiç çıkarmaz, camide şehirde böyle dolaşırdı. Yaşantısı sade, kişilerle konuşurken lafı kıvırmaz, olduğu gibi doğru ne ise onu söylerdi. Bu karakteri nedeniyle de Sinop’ta çok sevilir ve sayılırdı.

Ben bugün Sabri Türe Hocayla ilgili iki ayrı olayını sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıl 50 li yılların ortaları olabilir. Ülkede Nüfus sayımı var. Bizim mahalleye sayım memuru olarak Sabri Hoca verilmiş. Hoca bizim eve geldiğinde Babam Hasan Genç, Annem Ayşe Genç, Ablam Tülay Genç, ben Mustafa Genç ve kardeşim Orhan Genç olarak tam tekmil Sabri Hoca’nın karşısına çıktık.

Önce babamı yazdı. Peşinden Annemi. Ablama sıra gelince de, Sabri Hoca Babama; “Hasan bu kızın adı ne diye sordu”? Babam Tülay dedi. Hoca? Ne…! Ne..! Ne…!Tulay mı? Ne? Babam Tülay hoca..!, Tülay..! dedi. Hoca babama? Hasan kardeşim nerden buldun bu ismi, beni uğraştırıyorsun. Ayşe –Fatma- Emine’ ye kıtlık mı geldi de bu ismi verdin bu kızcağıza dedi. Sonuçta zorlansa da ablamın ismini listeye yazdı. Peşinden de benim ve kardeşimin ismini yazıp, homurdana, homurdana evden ayrıldı.

Sabri Hocayla ilgili bildiğim ikinci olayı da anlatayım. Zamanında toy kuşu avcılığı Sinop’ta çok önemliydi. Bir gün Seyit Osman Altıntepe, Aziz Gökyıldırım ve Sabri Türe Hoca Toy kuşu avcılığı için adaya gidip kümede yerlerini alırlar. . O gün hava biraz soğuk olduğu için küme içinde ateş yakmışlar. Sohbet , muhabbet devam ederken bir anda dışarıda bulunan beklerin etrafına iki büyük Toy kuşu konmuş.

Kümede bulunanlar hemen silahları ellerine alıp, mazgallardan toylara doğru nişan almışlar. . Sonuçta Seyit Osman’ın verdiği ateş emriyle de silahlar patlamış, toylar vurulmuştur. . Kümede bulunanlar sevinç içersinde peş peşe koşar adımlarla toylara doğru giderlerken, olacak ya, Sabri Hoca’nın üzerinde bulunan cübbesi bir anda alevler içinde yanmaya başlamış. . ‘Hoca’nın hiç çıkartmadığı cübbesi küme içinde farkında olmadan eteklerinden biraz yanmaya başlamış olacak ki’,, Bizim Sabri Hoca dışarıda sert esen rüzgara çıkmasıyla birlikte de, cübbe hemen alev topuna dönüvermiş. Sonuçta Hoca alevler içinde çimenlere yatıp, yuvarlanıp, arkadaşlar ben yanıyorum…!, beni kurtarın…! diye bağırmaya başlamış. Toylara koşan iki arkadaşı da hocanın bu bağırmasını duyunca hemen geri dönüp hocanın yanına gidip, onu yanmaktan kurtarmışlardır.. Sonuçta toylardan bir tanesi ele geçerken, o kargaşa içinde yaralı olan diğer toy’ kuşu da ne yazık ki kaçmış gitmiştir. Sonuç olarak ele geçirilen toy kuşunun içi de pirinç-bulgur gibi çeşitli hububatla doldurulup birlikte afiyetle yenmiştir.