Bir Haritanın Ortasında Ölmek: Filistin’in Kaderi mi, Kıyameti mi?
Dünyanın gözleri önünde bir halk haritadan silinmek isteniyor.
Ama bu, sadece bir coğrafyanın yok oluşu değil;
Bu, insanlığın kendini haritadan düşürmesidir.
Filistin bir isim değil, bir yara.
Bir sınır çizgisi değil, bir vicdan çizgisi.
O sınır aşıldıysa artık hiçbir coğrafya güvende değildir.
1. Filistin: Haritadan Düşen Ülke
Haritalarda hâlâ “Filistin” yazıyor.
Ama sahada ne toprak kaldı ne sınır.
Batı Şeria duvarlarla parçalandı.
Gazze açık hava hapishanesine döndü.
Kudüs, işgalin kutsal yüzüğü gibi takıldı İsrail’in parmağına.
Peki biz hâlâ neden “iki devletli çözüm” diyerek kendimizi avutuyoruz?
Haritada olan ama sahada olmayan bir devletten söz ediyoruz.
Bir halk, yok oluşa terk edildi. Ve dünya sadece not aldı.
2. Kader mi, Planlanmış Kıyamet mi?
“Bu Filistinlilerin kaderi” diyor kimileri.
Hayır!
Bu, emperyal bir planın ince ince işlenmiş kıyametidir.
Böl, parçala, işgal et, izole et, silahsız bırak, açlığa mahkûm et ve sonra “terörle mücadele” de…
Filistin’de olan bir doğal felaket değil.
Bir sistemli çökertme, bir stratejik tasfiye, bir sabır sınavı.
Ama ne için?
Bir “medeniyet” adına mı? Yoksa bir medeniyeti yıkmak için mi?
3. Haritayı Çizen Kim?
Bugün Filistin haritasını yeniden çizenler,
bir zamanlar Osmanlı’dan toprak koparan kalemlerin torunlarıdır.
1917’de Balfour Deklarasyonu ile başlayan süreç,
1948’de Nakba ile hızlandı,
1967’de Kudüs işgaliyle zirveye ulaştı.
Her çizgi, bir parçalanma; her sınır, bir sürgündür.
Peki biz bu kalemlerin karşısına hangi fikirle, hangi duruşla çıkıyoruz?
4. Suskun Dünya, Dilsiz Harita
Gazze’ye bomba yağıyor ama BMGK karar bile çıkaramıyor.
Kudüs işgal altında ama Arap Birliği toplantı bile yapamıyor.
BM raporlar hazırlıyor, gazeteciler fotoğraf çekiyor, biz sosyal medyada paylaşıyoruz.
Ve sonuç?
Harita değişmiyor. Sadece cesetlerin yeri değişiyor.
Dünyanın suskunluğu, haritayı silahsız çizen yeni bir mürekkep türü artık:
İzlemek. Unutmak. Kabullenmek.
5. Umudu Haritada Tutmak
Haritalar yalnızca ülkeleri değil, umutları da taşır.
Filistin haritası kaybolursa, sadece bir coğrafya değil,
adalet umudu da, direniş ruhu da, hakikatin sesi de kaybolur.
Bu yüzden bu yazı, haritayı geri çağırma yazısıdır.
Vicdanları yeniden haritalama çağrısıdır.
Unutmayalım:
Bir haritanın ortasında ölmek kader değildir.
Ama buna sessiz kalmak, insanlığın kıyametidir.
✍️ Durmuş ÇELİKTEN
Bir sonraki yazı önerisi: “Kudüs Düşerse Biz de Düşeriz: Filistin Davası Medeniyet Davamızdır”