14 Mayıs Pazar günü yapılacak 28'nci dönem milletvekili genel seçiminde milletvekili adaylarının listeleri partiler  tarafından YSK'ya verildi.
İki milletvekili çıkaracak olan Sinop'ta AK Parti, 11aday adayı arasından iki adayını belirledi..
Birinci sıra için beni yanıltmadılar. 
Boyabat Gazetesi, Sinop Vitrin Haber Gazetesi ve Boyabat Sesi Gazetesi'nde yazdığım İki yazıda da aynı ismi zikretmiştim. 
Kimdi bu isim?
Tabii ki Millitvekili Nazım Maviş!
Vekil Maviş aday adaylığı süresinde fazla Sinop ve ilçelerinde gözükmediğinden haliyle de 
dedikodular hat safhaya çıktı..
Neydi bu dedikodu..
Yok Nazım Maviş birinci sırayı alamaz. 
Yok onun için Sinop'a gelemiyor..
Yok Reis onu sildi..
Yok ikinci sıra belki..
Gibi bir sürü dedikodu. 
Ben de hep Vekil Maviş'in yine birinci sıradan aday olacağını, bulunduğum ortamlar dahil, yazdığım yazıya kadar hep dile getirdim.. 
Bazıları benim bu tespitimi beğenmedi, karşı çıktı ve Maviş'i desteklediğimi söyledi.
Ben de onlara niçin Vekil Nazım Maviş'in birinci sıradan aday olacağını bilgim ve tespitlerim dahilinde anlatmaya çalıştım..
Ve onlara şunu söyledim: "Adaylar açıklanınca görüşürüz. Doğruları yazarım.Tespitlerime güvenirim. 
Bu zamana kadar, Rabb'imden başka kimsenin karşısında da vav olmadım ve olmam. 
Elif gibi dik dururum. 
Yanlışa da yanlış derim. 
Kim olursa olsun" dedim.
Sonra da bana, başka türlü şeyler söylemeye başladılar.
Neymiş efendim eğer birinci sıradan Vekil Maviş gösterilirse AK Parti Sinop merkez, ilçe ve köylerinde "oy" kaybedermiş!
Ben de onlara şunu söyledim..  
AK Parti Sinop'ta Vekil Maviş'in birinci sıra aday olduğu için oy kaybetmez. Fakat parti için çalışıyor gibi görünen ve çalışmayan bazı yönetici konumunda bulunanlar yüzünden oy kaybeder dedim..
Yine söylüyorum.
Yatarak seçim kazanılmaz!
Çalışmak, çalışmak ve çok çalışmak lazım!
Bir söz vardır!
"Dere geçerken at değeştirilmez" diye.
Doğru, değiştirilmez seçim arefesinde.
İşte bu dereyi de önceden görmek de sorumlu olan kişilerin işiydi.
Ben ne kadar yazarsam yazayım. Konuşursam konuşayım, bir söz ile cevap vereceğim yine, " İmam ne kadar derin, yani bilgili olursa olsun, bildiğini okurmuş." 
Bizimkisi de o hesap.
Sanki seçimi kazanmışlar gibi adamlar bildiğini okuyor ve o kadar da rahatlar.. 
Bu seçim hayırlısıyla bir geçsin, çoklarının o rahatlığı ve havası da kalmayacak!
Değişim şart..
Bu, her parti için geçerli..
Bilgi birikimine sahip, donanımlı ve halkla ilişkileri kuvvetli kişilere partiler görev verirse çok rahat eder..
Onun bunun adamı olma devri bitti artık. 
Yok bitmedi diyorsanız eğer, seçimlerde de faturasını ağır ödersiniz..
Benden hatırlatması!