Neden herşeyi ve herkesi olduğu gibi, kendi değer ve düşünce birikimleriyle  kabullenmeyiz ki Yaşadığımız Su Küçük , Şirin ve Doğa harikası Karadenizimizin İncisinde?
..ve neden çevremizdekileri kendi düşüncemiz ve değer ölçülerimiz düzleminde görmeye çabalarız ki?

Herkes bizim gibi olmak zorunda mı?
Ya da biz başkaları gibi olmak zorunda mıyız?

Kim kimden daha üstün, kim kimden daha çok değerli?
Kim önemli, kim önemsiz?
Tüm bu soruların yanıtını aramak yersiz..
Baki olan yaradan, biz insanlar ise fani dunyada misafir, gelip -geçici, konar göçeriz iste.Bunu bilmeyen ve görmeyen, başına gelmeyen, bu dünyaya kazık çakan, hiç ölmeyen, ölümsüz duydunuz mu bu şehirde...
İnsanları ya da insan gruplarını tanımaya, anlamaya çalışırken ben/biz merkezli körlük içinde hareket etmek bireyler arasında olumsuzluklar yaratacağı gibi toplumsal huzura ve iç barışa da zarar veriyor.Ülkenin şu zor ve sıkıntılı sürecinde bir ve beraber olmamız gerekmiyor mu?

Varlıklı dar gelirliyi,
kentli köylüyü küçümsüyor. Kendini A inanç grubunda sayanlar B inanç grubunu küçümsüyor, değersizleştirmeye çalışıyor hatta daha ileri giderek karalıyor ve kötülüyor. Ne yazık ki, siyasette de çok belirgin biçimde yaşanıyor karalama, kötüleme ve ötekileştirme..

Bir soyun diğer soylardan üstünlüğünü
kabul eden binlerce, milyonlarca insan tanıyoruz..

"Ben/biz ve ötekiler" anlayışından uzaklaşılmadıkça ne Dünya'da ne de ülkemizde sürekli barış ve huzurdan söz edemeyiz..

Karalama, önemsizleştirme, değersizleştirme,  ötekileştirme..

Bu düşünce ve tutum yapısı olumsuz toplumsal süreçleri yaratacağı gibi ülke bağımsızlığının da devamında yaşadığımız kentinde en büyük tehdididir..

Uygarlaşma süreçlerini tamamlamış ülkeler, bağımsızlıklarını korumak için karalama, kötüleme ve ötekileştirmeye başvurmayan ve ulusal güvenlik, iç barış, adil gelir dağılımı ve toplumsal birliği başarmış, hukuk kuralları basta olmak üzere, ahlak kuralları , örf ,adet,anane ve gelenek-göreneklerini tam anlamıyla yasayan ve yasatan toplumlardan oluşur.

Yalanla dolanla, dedikodu, fitne ve fesatla, çamur atmayla, kötüleme ve karalamayla hiç kimse, hiç bir kurum olumlu bir sonuca ulaşamaz. Bu olası da değildir.Türklük ve islam kültürü ile  bilincinin başat özelliklerine yakışmamaktadır.

Kim başkasını karalıyorsa, kötülediği kendi varlığından başka bir şey değildir.Eğer dedikodunuz yapılıyorsa biliniz ki; siz onlardan ya öndesiniz, yada size ulaşmaya çalışmalarına rağmen yetişememekteler demektir.

Eleştiri ve öz eleştiri, çağdaş ve uygar toplumlarda ilk başvurulan tutum biçimidir. Dolayısıyla, karalama yerine eleştiri mekanizması geliştirilirken kuşkusuz, öz eleştiri de kaçınılmaz kılınmalıdır.Empati, sempati ve Antipati üçlüsüne yaşamın her evresinde turk milliyetçisi ve müslüman olanların aşırı dikkat etmesi milli ve manevi değerlerimiz açısından da bizlere yükümlülükler doğurmaktadır.Vatan savunmasi icin KIZIL ELMA idealleri için sefere çıkan mehmetlerimiz ve onlara emir komuta eden kahraman komutanlarini ve gozbebegimiz ordumuzu yipratacak, yaralayacak ve morallerini bozacak yalan yanlis ve yanli haber  ve paylasimlardan kacinmamiz su kritik surecte buyuk onem arz ettigi kanaatindeyim.Kalles saldiri sonucunda sehit olan kahraman askerlerimize allahtan rahmet kederli yakinlarina bassagligi ve sabri cemiller dilerim.Yarali kinali kuzularimizada yuce mevlamdan acil sifalar dilerim. Allah ordumuza güç kudret ve kuvvet versin.Ordumuzu muzaffer eylesin.Insallah ordumuz bu suriyede yuvalanmis ser gucleri ve teror gruplarini 2020 yili sonuna kadar temizliyecegine olan inancim tamdir.Siz saygideger hemserileriminde ayni duygulari tasidigina hic şüphem olmadigini bu vesile ile birkez daha dile getirmeyi yerinde buluyorum.

Daha yaşanılası, adil, çağdaş ve uygar bir kentte, Ülkede ve  Dünya'da birlikte olmak için Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATURK"ün özdeyişinde yer aldığı gibi, "TÜRK ÖĞÜN, ÇALIŞ GÜVEN " sloganı şiarı milli edinilmeli ve 2023 yılında DÜNYANIN 1 NUMARALI DEVLETİ OLMA YOLUNDA ÇALIŞMALARIMIZA DURMADAN DEVAM ETMEK dileğiyle..Esen Kalınız.ALLAH(C.C.) YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN.Ne Mutlu Türküm Diyene, Ne Mutlu Türküm Diyebilme!....