Tarakçı Hoca

 

Küçük bir kasabada,bir esnaf çocuğu olarak dünyaya gelmiştim. Sinop Durağan ilçesi şimdi Fatih Caddesi olan o zaman ki adıyla Balasaygun Caddesinde rahmetli babamın Terzi dükkanı vardı. Terzi dükkanları genelde muhabbet ve sohbetin yoğun olduğu yerler olur. Her kesimden insan gelirdi. Muhabbetin her türlüsü büyük merakla dinlerdik.

 

Dükkanda hatırladıklarımdan bir tanesi de boynunda zil, elinde incik,boncuk ve taraklarla gezen bir adam caddeden geçtiğinde babam parmaklarını bükerek cama hızlı hızlı vurur sesi duyan bir adam dükkana gelirdi. Dükkana gelince babam adama hocam mani okurmusun derdi ve birbiri ardına sıraya dizilen kelimeler adamın ağzından hayran bakışlarımız arasında dökülüverirdi.

 

En eyi baş daraklarını ben satarım

Anamın adı Satu

Bi darak al götü

Memnun galmassan,haftaya gerisin geri getü…

 

Kemik saç tarağı satan bu amcayı boynunda zilleri, elinde boncukları ve hepsinden önemlisi ibretlik sözleriyle herkes dinlerdi. Tarakçıyı Durağan’da bir çok kişi bilirdi. Sokaklarda herkes çevirir ve kimi alışveriş yapar,kimi sorar kimisi de sadece manisini dinler giderdi. Bende açık bir hayranlık duyardım bu Kaf Dağının ardından gelmiş gibi duran,ibretlik sözlerin sahibi adama.

 

1980’li yıllarda kalan bu anılarımdan sonra tahsil,iş ve askerlik hayatı derken ülkemizin çok değişik coğrafyalarında uzun yıllar  yaşadım. Yıllarca memleketten uzak kaldığım için olsa gerek memlekete aşırı bir özlem ve sevgiyle donanmış bir halde geri geldim.

 

Bir gün Durağan Hükümet Konağı önünde arkadaşlarla beraberiz. İlçenin pazarı olan Perşembe günü,öğle saatleri yanaşıyor. Çocukluğumdan kalan manileriyle tanıdığım adam adeta Kaf dağının ardından süzüle süzüle boynunda zili,elinde taraklarıyla yanımızdan geçiyor. Yılalr sonu onu görünce çok heyecanlanmıştım. Çocukluğumun hayal kahramanı azcık ötemde yürüyordu. Hocam,hocam bakar mısın dedim,ikibir etmeden hemen geldi. Dedim ben rahmetli Terzi Metin’in oğluyum. Ben çocukken babam seni dükkana çağırırdı sana maniler söyletirdi dedim. Fotoğraf makinem videoda çekiyor,kameraya da söylermisin o manilerini diyince tamam dedi. Açtım kamerayı ve çektim. Hocam 2 dakika konuştu ama ne konuşma ki Sinop’un,Durağan’ın olumlu en büyük tanıtımlarından birine neden oldu. O gün çektiğim videoyu Youtube sitesine yükledim ve yayınladım. Video kısa zamanda fenomen oldu,milyonlar izledi,hala izlenmeye devam ediyor.

 

O video Beyazıt Öztürk’ün nam-ı diğer Beyaz’ın hazırlayıp sunduğu Beyaz Show’da PiknikTube bölümünde izleyici oylarıyla haftanın videosu olarak Türkiye birincisi oldu . Hocayı canlı yayına çağırdılar. Hoca İstanbul’a gidecek,canlı yayına. Durağan Halk Kütüphanesinde hocayı aldık markaja,herkes bir akıl veriyor. Hocam televizyona çıkınca şöyle de böyle de,sakın şunu deme bunu deme. Ama herkes bir akıl veriyor. En son hoca gene yaptı yapacağını ve dedi ki “Ya o gada biliyanız da ,sizi niye çıkarmıyala televizyona da beni çıkarıyala” diyince herkes sustu. Hoca o günden sonra ekranlarında aranan bir yıldızı oldu.

 

Sinop’un şirin sözlü bilge dedesini milyonlar tanıdı. Dışarıda spot ışıkları altında ışıltılı bir yaşam , televizyonlar,programlar ama Sinop Durağan Yağbasan Köyü Alan mahallesinde ahşap kulübesinde sefil bir yaşamı tercih etti.

 

Kaf Dağından kopup gelen bilge dede Tarakçı Hoca Mustafa Kabadayı  hala Sinop’un, Durağan’ın en büyük reklamını yapıyor , manileriyle hala insanlara öğüt veriyor,nasihat ediyor.