Prof.Dr. Hayrettin Karaman Hocamız bir konuşmasında birlik ve beraberliği şu şekilde yorumlamıştı: “Bir ülkede yaşayan mü’minlerin beklenen sosyal ilişkilerine, din kardeşliğine “birlik”; inancı, dünya görüşü, hayat tarzı, temel düşüncesi farklı olanlar arasında umulan sosyal (yurttaşlık) ilişkisine de “beraberlik” denir.

Bu iki kavramın bir araya getirilip harmanlanmış haline de “dirlik” denilmesi en uygun kavram olacaktır sanırım.

Günümüzde sosyal medya hesaplarından bölge insanlarına birlik ve beraberlik üzerine çağrı yapan bazı şahısların bulundukları sosyal mekanlarda hizipçilik yapma gibi bir yanlış hareketin içerisinde olduklarını ya da hizipçi koltuğunda oturduklarını kim hatırlatacak!
 
İnsanlarımızın içerisinde bulundukları sosyal kuruluşlarda diri ve yeterli güce sahip olmaları için, birliklerini yeniden ihyaya, beraberliklerini de yeniden inşaya gereksinimleri vardır.
 
Bu iki kavramın, yani ihya ve inşanın öyle veya şöyle bir şekilde her kesimce ucundan tutulmadığı takdirde insanlarımız, yahut kuruluşlarımız arasında birlik ve beraberliğin yeniden oluşmasını beklemek beyhudedir.

İnsanlarımız arasında birlik ve beraberliğin diriliğe, enerjiye ve bir güce nasıl dönüştüğünü anlamak ve kavramak için Hacer’ül Esved’in Kabe’de ait olduğu yere konuluş şeklini yani formülünü öğrenmek ve bilmek her kişinin ödevi olmalıdır.

Yaşadığımız çağda pek çok bireyin tebliğe değil temsile ihtiyacı var. İnsanlarımız elde ettiği bilgiyi bir elbise gibi önce üzerine giymelidir. “Hele sen üzerine bir giy, nasıl duruyor görelim!” denilemez. Allah kuluna verdiği nimetleri/güzellikleri üzerinde görmek ister.

Karşımızdakilere tebliğ ettiğimiz birlik ve beraberliği, kendi üzerimizde temsil, başka bir ifadeyle ihya ve inşa etmediğimiz sürece diri olamayacağımızı artık anlayalım.

Tarihe baktığımız zaman görürüz ki, birlik ve beraberliğini ihya ve inşa eden toplumlar, yücelmiş, yükselmiş ve güçlü toplumlar arasında yerini almışlardır. Bölünüp parçalanan ve bölücülüğün pençesine düşen toplumlar ise tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy:
“Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,
Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez.
Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır.
Milletler için, işte kıyamet o zamandır.” dizeleriyle bu gerçeği açık bir şekilde ifade etmiştir.
 
Aralarında sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, velhasıl iyilikleri ve güzellikleri yayan tüm insanlara selam ve dua ile…