“İslâm Ansiklopedisi”, Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın önemli yayınlarından biri olduğunu sanırım söylememe gerek yoktur. Okuyanlar bilir; son derece bilgilendirici ve zengin bir içeriğe sahiptir. 
İslâm ile ilgili temel konular, kavramlar, kişiler hakkında doğru bilgiler ilim adamları ve uzmanların katkılarıyla hazırlanmış, anlaşılır sade bir dilde kaleme alınmış, insanların nesiller boyu istifadesine sunulmuş kaynak bir eserdir. Kütüphanenizde bulundurmanızı ve boş zamanlarınızda vakit ayırıp okumanızı tavsiye ederim.
Mübarek Ramazan ayı vesilesiyle bazı maddeleri tekraren okuma fırsatı buldum. “Ramazan” konusu ansiklopedide şöyle anlatılmış: 
“Kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay, ramazan ayıdır. Orucun farz kılındığını bildiren âyetlerin hemen ardından ramazanın, insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayıran Kur’an’ın indirildiği ay olduğu belirtilir ve bu aya ulaşanların oruç tutması emredilir. 
Hadis kaynaklarında da Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’dan (SAV) nakledilen, ramazan ayının fazileti, başlangıcının ve sonunun nasıl tespit edileceği, süresi ve bu aya mahsus ibadetlerle ilgili çok sayıda rivayet yer almaktadır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (SAV), “mübarek bir ay” olarak nitelendirdiği ramazan ayı girdiğinde cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığını ve şeytanların bağlandığını, inanarak ve karşılığını Allah’tan (CC) bekleyerek ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağını bizlere haber vermektedir.
Nitekim rivayetler ramazan geldiğinde Resûlullah’ın (SAV) mânevî yaşantısında fark edilecek derecede değişiklikler yaşandığı bilgisini aktarmaktadır. Bu mübarek ayda Cebrâil (AS) ile buluşup karşılıklı Kur’an okuduklarını, özellikle bu günlerde onun cömertliğinin doruk noktasına ulaştığını, ramazan ayının son on günü girdiğinde onun geceleri ihya edip ev halkını uyandırdığını ve kendisini tamamen ibadete hasrederek eşleriyle ilişkisini kestiğini bildirmektedir.”
Ramazan ayı boyunca oruç tutmak, Kur’an okumak, hatim indirmek, namaz kılmak, sâlih amel işlemek, du’â etmek, istiğfarda bulunmak, sadaka vermek, kendine verilen nimetleri paylaşmak, yardım etmek son derece önemlidir. Çünkü bu, kişinin Allah (CC) ile olan bağını güçlendirme, kendini kontrol, nefsini terbiye etme, kulluğunu en iyi biçimde yansıtma mevsimidir.
Çoğumuzun bildiği gibi Ramazan; başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan bir zaman dilimidir. Ramazanın insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür.
Büyük bir coşku ve heyecanla karşıladığımız, son onbeş gündür de idrak ve ifa ettiğimiz ramazanın bir nev’i “manevi eğitim ayı” olduğunu söylememizde bir sakınca olmasa gerek. Nedeni de bizlere iyi alışkanlıklar kazandırarak ruhen ve fikren eskisinden daha güçlü olmamıza yardımcı olmasıdır. 
Ramazân-ı Şerîf’i bütün bir yıl boyunca kaybettiklerimizi telâfî, yanlışlarımızın ve kusurlarımızın kefâretini ödeme fırsatı bilip büyük bir şevk ve gayretle onun rahmet ve mağfiret faslından istifâde etmeye çalışmalıyız. 
Sayılı günler çabuk geçiyor. Ramazanın içinde bin aydan hayırlı bir gecenin var olduğu mübarek Kadir Gecesi yaklaşmaktadır. Bu gece Kur’an-ı Kerim inzal olmaya başlamıştır. Nitekim Allah (CC) Kadir Sûresi’nde onu (Kur’an-ı) Kadir Gecesi indirdik buyuruyor. Rabb’imizin izniyle ruh ve melekler, her türlü iş için o gece iner de iner. Tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir o gece.
Rabb’imiz bu mübârek ayın ve bin aydan hayırlı Kadir Gecesi’nin bereketinden lâyıkıyla istifâde edebilmeyi bizlere nasip ve müyesser eylesin!